yedi - "midnight decisions"

5.1K 571 253
                                    

Kuruydum, bu huzurla uyumam için bir nedendi. Ama önceki sıcaklık yoktu. İçime işleyen soğuğu hissedebiliyordum.

Battaniyeyi biraz daha üstüme çekecektim ki başka bir eksiklikle gözlerimi açtım. Sabah olmuştu. Etrafta Taehyung'dan hiçbir iz yoktu, iç çamaşırlarımla uyuduğumu hatırlayınca battaniyeyi kaldırıp bakma ihtiyacı hissettim. Giyiniktim ve kıyafetlerim kuruydu.

Kuru yaprak çıtırtılarına neden olarak yattığım yerde doğrulduğumda sönmüş ateşin dumanları yükseliyordu, ne Taehyung ne de çantasından bir iz yoktu. Paniğe kapılmamam beni de şaşırtmıştı. Fazlasıyla sakindim. Sanki Taehyung beni bırakıp gidemezmiş gibi, daha önce arkasına bile bakmadan gitmemiş gibi.

Bu güvenimin sebebi neydi bilmiyordum. Ama ayağa kalktığımda sakince battaniyeyi katlayıp etrafı incelemekten başka bir şey yapmamıştım. Biliyordum, Taehyung gelecekti; bu bir histi benim için. Bu hisse neden olan dün geceki yakınlaşmamız olabilirdi belki, bilmiyordum işte. Dudaklarının sıcaklığı hala dudaklarımda gibiydi, yakıcı soğuk kadar gerçek hissettirmişti.

Ne kadar zaman geçtiğini de hesap edemiyordum, yön duygumun nasıl olduğu hakkında bir tecrübem yoktu. En sonunda biraz dolaşmaya karar verdim. Taehyung isterse dönmeyebilirdi, kendimi anlayamıyordum. Umursamazlığımın burada da böylesine kayıpsız kendini göstermesi tuhaf hissettiriyordu. Simülasyon sahteyse, kişiliğim de mi sahteydi? Hayır. Ben sahte değildim. Ben... Bendim işte.

Masallardaki gibi gittiğim güzergahta izler bırakarak ilerlerken çevrenin kafamda haritalaşması için elimden geldiğince detaylara dikkat ediyordum. Doğanın ele geçirdiği beton parçaları, sarmaşıkların dolandığı kırık dökük oyuncak bebekler, ezilmiş mutfak eşyaları...

Ateşkesteki bir savaşın kalıntılarıydı bunlar. Sönüp gitmiş hayatlar, ölmekten korkarak doğup büyüdüğü yerleri terk etmek zorunda kalan halk. Savaş nedeniyle savunmasız halkın toplu göçlerine destek vermişti Başkan, bunu araştırma enstitüsündeki broşürlerden birinde okumuştum. Önce doğruluğunu sorgulasam da halk bir şekilde çıkmıştı işte. Yanından geçtiğim pembe etekli bebeğin sahibinin iyi olmasını diledim.

Sadece bu bölgede geçerli ateşkesin ne kadar süreceğini kestirmek zordu. Min Yoongi'nin dediğine göre Başkan bir şey bekliyordu. Pek belli etmek istemese de bunun benimle ilgili olduğunu görebiliyordum. Gerçi zamansız uyanışımla Başkan'ın planlarını altüst etmiş olabilirdim, beni öldürme ihtimali olabilirdi; ama yine de içimden bir ses üstüne gitmem gereken bir şey olduğunu söylüyordu. Ölmekten de korkmuyordum aslında, tek korktuğum hiçbir şey bilmeden, ne için olduğunu bile bilmediğim bir şey için ölmekti.

Birkaç hayvan sesini duyduktan sonra adımlarımı daha temkinli atmaya başlamıştım. Bu kadar dolaşıp umursamazlığa vurduktan 3 saniye sonra yırtıcı hayvanlar tarafından iç organlarımın deşilmesini istemiyordum tabii ki.

Elimde olmadan aklımda dolaşan küçük Taehyung adımlarımın yavaşlamasına neden oldu. Dün gece gözlerimle gördüğüm yapay ve hasarlı bacağı fazlasıyla etkilemişti beni. Engelli olması ne kendisinin suçuydu ne de bir suçtu.

Kısacası Başkan'dan şimdiden 998 kere nefret etmiştim.

Duyduğum bir hışırtıyla donup kaldım ve eğilerek etrafı dinledim. Taehyung ve ben böyle elimizi kolumuzu sallayarak gezebiliyorsak başkaları da gezebilirdi. Dün gecekiler gibi.

Acaba öğrenmişler miydi kaçtığımızı, merak ediyordum. Taehyung benim yüzümden bir vatan haini olmuştu, bense yakalanıp infaz edilmesi gereken denek olsa gerektim. Yani yakalandığımızda geri dönüşümüz yoktu. İkimiz de ölürdük. Ya da daha kötüsü.

crossfire | kim taehyung.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin