Akşam eve geldiğimde, apartmanın sağ köşesindeki kahveciden kendime bir bardak kahve alıp ve eve gelip odama geçtim. Bu hafta sınavsız bir haftaydı. En azından ders çalışmasam bile üzerimde bir yük olmayacaktı.
Kulaklığımı takıp yatağıma sırtımı dayadım. Bir yandan ayaklarımı uzatmış, diğer yandan elimde tuttuğum kahvemi yudumluyordum.
Derken telefonum titredi.
A: Naber Merinos? :))
Nida: Merinos mu?
A: He :)
Nida: ://
A: Harika bir muhabbetin var?
A: Sırrı ne, söylesene?
Nida: Dalga mı geçiyorsun?
A: Sence?
Nida: Müzik dinliyorum, sen?
Diye yazıp yolladım. Gereksiz diyaloglardan uzak kalmak istiyordum.
A: Hangi satırdasın?
Nida: Gelmesen de kulaklarımı çınlat çünkü his diyarı bu. Geceden geçti yarım.
A: Ne senden ne serden geçti canım. Bugün de güçlü yanım, sensizken düştü yarım.
Nida: Gelirsen bahar güzeli ihtişamı güç duyarım. Sevmek gülünç değil seversen aşk uyanır.
A: Gülleri geçtim ben kar da aşk bulanım. Sen bana gelmesen de ben aşka aşık olanım.
Gülümsedim. Yüzümde oluşan anlamsız tebessüm yüzümü ekşitti.
A: Sırıtıyorsun biliyorum.
Nida: Hiçte bile ne alaka?
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Hâlâ gülüyordum.
A: Çok alaka.
A: Çünkü bende şuan sırıtıyorum.
