37. Bölüm "AVDET"

39.4K 1.6K 867
                                    



Bölüm ithafı @Queenofthenature'e gidiyor. Uzun yorumun ve eleştirilerin için teşekkür ederim.

Medyadaki video tanıtım videomuz olacakken elime yüzüme bulaştırmam sonucunda amatörce bir şey olup çıkmıştır. İsteyen izleyebilir ama izleyen mutlaka yorum yapsın:)

Unutmadan, bölümün sonuna bir etkinlik bırakacağım, onu mutlaka okuyun ve katılın. İyi okumalar!

~

"Hayatında çok şey değişiyor Ceren."

Kafamı hafifçe yukarı kaldırdığımda kahverengi, parıl parıl bir yakuta baktığımı sandım.

İlk önce inceledim biraz yüzünü. Sakalları çıkmaya başlamıştı, beni öperken tenime battıklarında da bunu anlamıştım. Vücudu epey kalıplıydı ve yüzündeki kemikler belirgin olduğu için her zaman erkeksi bir görünümü vardı zaten fakat sakalların ayrı bir olgunluk kattığı geri plana atılamazdı. Hafifçe aralık dudakları solgun gözüküyordu. Yüz ifadesi sıkıntılı gibiydi. Lacivert, boğazsız bir kazak ve kazağından daha koyu bir renkte kot pantalonu vardı. Kaba saba, kışlık bir bot giymişti. Odamdaki yerden destekli salıncak sandalyeye oturmuş, bacaklarını ikiye ayırarak içerisine iyice yayılmıştı. Tek eli bir bacağının üstündeydi. Bana bakıyordu.

Ben ise çok yakın bir zamanda fark ettiğim, hafiften oluşmaya başlamış göz altı torbalarımın kendini hissettiren varlığıyla bakışlarına karşılık veriyordum. Yatağımın ucunda oturuyordum, kucağımda yarın sınavını olacak olduğum tarih kitabı vardı.

Bakışlarım ölüydü.

Yüz ifadem de.

Cevap vermek için ilk olarak dudaklarımı birbirinden yavaşça koparsam da Aras'ın bu konu hakkında derin bir sohbete aç olduğunu gösteren yüzü, kucağımdaki kitabın kapağını kapayıp kenara bırakmama sebep olmuştu.

Omuzlarımı sarsacak kadar derinden gelen nefesimi dışarı verip tekrar gözlerine baktım. Nefes verişimin sesi odaya kasvet dağıttı.

"Eskisi gibi sık görüşemiyoruz diye fark etmediğimi sanma."

Söyleyeceklerim dudaklarımdan çabuk çıksın da bir an önce konuşayım diye kelimeleriyle hazırlık yapıyor gibiydi. "Biliyorum," diye mırıldandım onu daha fazla bekletmeyip. "Eskisi kadar görüşemesek de sen her şeyin farkındasın ve... ve hayatımdaki değişikliklere ben bile yetişemiyorum."

"Zorlanıyorsun."

"Epey."

"Yardım istemiyorsun."

"Buna ihtiyacım yok."

"Neden?"

"Çünkü ben aciz değilim."

Yüzü, sözlerimi garipser bir ifadeyle buruştu. "Bu da ne demek? Yardım isteyince aciz mi oluyorsun?"

Omuz silktim ve ruhsuz bir ifadeyle, "Evet," dedim.

"Kim demiş?" diye sordu. "Yardım istemek acizlik değildir. Hadi acizlik diyelim, benim sana ne zaman acıyarak baktığımı gördün?"

Bakışlarımı ondan ayırıp herhangi bir yere batırdım. "Sen bakmıyorsun ama bu dışarıdan öyle gözükebilir."

Şaşkınlık ve hayret arası bir ifadeyle kaşları çatıldı, üst dudağının bir kenarı yukarı tırmandı.

"Bakma bana öyle," dedim gözlerimi kaçırarak. "Doğruyu söylüyorum."

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin