2/ Karanlık Sanatlar

8.1K 513 1K
                                    

Scorpius, koridorda öylesine gezinirken okula geleli neredeyse iki hafta olmuştu.

Ve yalnızdı.

"Hey, bu Draco Malfoy'un oğlu, Lucius Malfoy'un torunu Scorpius Malfoy değil mi?"

"Evet. Hangi yüzle Hogwarts'a gelebiliyor? Babası, Albus Dumbledore'u öldürmüştü. Bunun ve ailesinin Azkaban'a gitmesi gerek."

"Evet. Diğer ölüm yiyenler Azkaban'a kapatıldı. Bunlar neden kapatılmadı?"

Scorpius çıldırmak üzereydi. İki haftadır insanlar bıkmadan, susmadan bunun hakkında konuşuyordu. İlla hepsine lanet mi atması gerekiyordu?

Diğer bölümleri anlayabilirdi. Çoğu savaş gazilerinin ya da savaşta ölenlerin çocuklarından oluşuyordu peki ya Slytherin?

Slytherin bölümü bile ona sırt çevirmişti. Yarısı babasının ve dedesinin korkak olduğunu söyleyip savaştan kaçtığını iddia ediyordu ki bu doğruydu, bir diğer yarısı ise kendi aileleri nasıl Azkaban'a gittiyse onun ailesinin de gitmesini istiyordu.

Başına cübbesinin başlığını geçirip koridorda öyle yürümeye devam etmeye başladı. Bir an önce kendisini daha az yalnız hissedeceği bir yere gitmek istiyordu. Ve karşısına çıkan kütüphane de biçilmiş kaftandı.

İçeriye girip rafların arasında dolaşmaya başladı. Başlığı hâlâ çıkarmamıştı. Elleri de cebindeydi. Zil çaldığı zaman bitki bilim sınıfına gidecekti ve birkaç dakika geç kalsa Profesör Longbottom ona pek hoş yaklaşmazdı, buna emindi.

Marcella, cidden çok sıkılmıştı. Sudan çıkmış balığa dönmüştü Hogwarts'a geldiğinden beri. Herkes herkesi tanıyordu, geçmişi biliyordu ama kimse de çıkıp bir şey anlatmıyordu.

Severus zaten kendi kendine Slytherin'e seçildiği için depresyona girmişti, Marcella'ya oturup da babası ve arkadaşlıklarının kahramanlıklarını anlatamazdı. Scorpius ile zaten pek araları yoktu. Marcella da pek arkadaş canlısı bir kız sayılmazdı. Bu yüzden kollarını sıvayıp kendisini bu görkemli, büyük kütüphaneye atmıştı.

Her raftaki kitapları okumaktan dolayı artık gözleri acımaya başlamıştı ama en küçük bir iz bulsa bile o kitabı da almaktan çekinmiyordu. Yakın tarih ile ilgileniyordu. Savaştan öncesi, savaş sırası ve sonrası ile... Ve bu tarih de yapılan siyasi baskılar da fazlasıyla olmuştu ve bunlar da kitaplara yansımıştı. Bu yüzden samanlıkta iğne aramak gibiydi yaptığı...

Sonuncu rafa geldiğinde mediveni dayadı ve tırmanmaya başladı. En üst basamağa geldiğinde rafın da sonundaydı. Tam ilk sıradaki kitabı okuyacaktı ki öteki bölmeye girip, kenara çöken cübbeli sarışın çocuğu gördü. Elinde bir Muggle yazımı çizgi roman vardı. Marcella kaşlarını ilgiyle kaldırıp, suratına alaycı bir ifade kondurdu ve asilzade Scorpius Malfoy'un Muggle çizgi romanını okumasını ilgiyle izlemeye başladı.

Bu görsel şölene dayanamayıp pist diye seslendi. Malfoy, korkuyla elindeki romanı hızla arkasına sakladı ve başını kaldırıp etrafına bakındı. Marcella dayanamadı ve bir kahkaha patlattı. Az kalsın düşecekti.

"Buradayım, sersem! Yukarı bak."

Malfoy, başını kaldırıp yukarı baktığında Marcella'yı gördü ve kaşlarını çattı.

"Ne işin var senin orada?" Diye sordu Malfoy. "Beni mi takip ediyorsun?"

"Evet, Malfoy. İşimi gücümü bıraktım ve seni takip etmeye başladım! Bana ne senden! Asıl sen orada ne yapıyorsun gizli gizli? Yoksa Muggle çizgi romanı mı okuyorsun?"

Asil Bulanık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin