4. BÖLÜM

594K 17.1K 1.9K
                                    

Şarkı: Edis - Buz Kırağı

Eylül, elinde tuttuğu kahve bardağıyla yeniden odaya döndüğünde karmakarışık duygular içerisindeydi. Emre'yle aralarında geçen diyaloglar, iki ay içinde bitirmesi gereken proje ve... Emre'nin pırıltılı gülüşü, odasındayken karşılaştığı ilgi dolu bakışlar... Onu huzursuz eden bu görüntüleri zihninden atmak istercesine başını sağa sola sallayıp masasına gittiğinde derin bir soluk verdi ve sandalyesine oturdu.

Masasının üzerinde son model, büyük, beyaz bir monitör vardı. Bilgisayarını açarken, 'Masamı biraz daha sevimli hale getirmeliyim,' diye düşündü. Bunun yanı sıra önündeki 2 ayı düşünüyordu. Kendisinden imkânsızı istemişlerdi ama başaracaktı.

Bilgisayarı açıldıktan sonra ilk işi boş bir metin belgesi açmak oldu. Yapacağı her şeyi mantıklı bir sıraya koyacak ve planlı bir şekilde ilerleyecekti. Parmakları klavyenin üzerinde hareket etmeye başlarken derin bir soluk verdi. Az da olsa rahatlamış ve kendine güveni gelmişti...

Saat 12 olduğunda odadakiler yavaş yavaş ayaklanıp kendi aralarında sohbet ederek kapıya doğru yürümeye başladılar. Eylül ise her zaman olduğu gibi ekranın karşısında kendini kaybetmiş, acıktığının farkına dahi varmamıştı. Bir an sonra yanına gelen Aslı'nın sesiyle irkildi ve şaşkın bir yüzle kıza döndü.

Aslı, Eylül'ün haline gülerken, "Anladığım kadarıyla sen de işkolik bir tipsin Eylül," dedi. Kızın gülümseyerek başını salladığını görünce, "Hiç şaşırmadım," diye ekledi. Eliyle kapıyı işaret ederken, "Yemek yemeyi düşünüyorsun değil mi?" diye sordu.

Eylül, sandalyesini geriye doğru iterken elini midesine götürdü. "Kurt gibi açım," dedi samimi bir gülüşle. "Sabah heyecandan doğru düzgün bir şey yiyememiştim."

"O zaman bir an önce gidip karnımızı doyuralım."

Kızlar gülüşerek odadan çıkarken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Bedensel anlamda yorulmamış olsa da Eylül kafasının kazan gibi olduğunu hissediyordu ama yine de Aslı'yı gülümseyen bir yüzle dinliyordu.

Zemin kata indiklerinde yemekhanenin bayağı bir kalabalık olduğunu gördüler. Eylül sıraya girdiklerinde bakışlarını masaların üzerinde gezdirdi ve o esnada Emre'yle göz göze geldi. Adamın yanında 3 erkek daha vardı. Bir yandan sohbet ediyor bir yandan da yemeklerini yiyorlardı. Başını hafifçe eğip Emre'ye selam verdikten sonra yeniden önüne döndü ama kalp atışları nedensiz bir şekilde hızlanmıştı.

"Yemekhanenin yemeklerine bayılacaksın Eylül," dedi Aslı. Tepsisini alırken Eylül'e dönüp kısa bir bakış attı. "Özellikle bir kremalı domates çorbaları var..." Parmaklarını dudaklarına götürdü. "Enfes! Neyse ki her hafta çıkıyor."

Eylül, görevlinin uzattığı yemek tabaklarını tepsisine yerleştirirken, "Şansa bak ki ben de çok severim," dedi gülümseyerek.

Tepsileriyle birlikte sıradan çıkıp boş masa ararlarken Eylül, Aslı'yı takip ediyordu. Emrelerin iki sıra arkasındaki masa boştu ve Aslı otomatik olarak oraya yönelmişti. Eylül gerilen kaslarını yok sayarak yürürken kaçamak gözlerle Emre'ye baktı ama bakışları yine yakalanmıştı. Adamın masasının yanında geçerken, "Afiyet olsun," dedi nazik bir tebessümle. Masadaki herkes aynı şekilde karşılık verdikten sonra adımlarını hızlandırıp yerine oturdu.

Yemeklerini yemeye başladıklarında Aslı ve Eylül kendilerinden bahsediyorlar, birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı. Bu esnada Eylül, Aslı'nın İstanbullu olduğunu ve ondan iki yaş büyük olduğunu öğrendi. Genç kız 1 yıldır CKA'de çalışıyordu ve işinden çok memnundu. Eylül, Aslı'yı sevmişti. Kızın esprili, hoş bir sohbeti vardı. Bakışları ise samimi ve içtendi. Bunun yanı sıra kompleksizdi.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin