-65-

127K 5.4K 5.1K
                                    

Ne kadar zamandır buradaydım? Ne kadar zamandır ağlıyordum? Bilemiyordum. Eve gitmem gerekiyordu. Belki saatler geçmişti ama hâla bu ağaçlık alandan ayrılmıyordum.

Yalnız kalmayı istiyordum. Herkesden, her şeyden uzak olmayı istiyordum. Şu an içine düştüğüm büyük boşluğun içinde daha da kayboluyordum sanki. Hissettiklerim o kadar ağırdı, o kadar canımı yakıyordu ki..

Ne kadar zamandır kapalı olduğunu bilemediğim gözlerimi açtım.

Karanlıktı. Zaten bir şey görmek istemiyordum.

Havayı hissettim.

Soğuktu. Zaten sıcaklığı içimde hissedemiyordum.

Odaklanmaya çalışarak dinledim.

Sessizdi. Artık ne yağmur damlalarının ne de gök gürültüsünün sesi vardı.

Yağmur çoktan durmuştu. Bense hâla yerdeki çamur olmuş toprağın üstünde oturuyordum. Kolyeyi fırlatıktan ve David gittikten sonra bu yere oturmuş, bir daha da kalkmamıştım.

Saat kaçtı? Ceplerimi karıştırdım. Ama telefon yoktu. Anlaşılan evde unutmuştum.

Zorlukla ayağa kalktım. Normal bir insan için bu zorluk, o kadar saat dışarıda, soğukta kalmak ve neredeyse donmak üzere olmak olabilirdi. Ama benim için bu zorluk fiziksel değildi. Duygularımın ağırlığıydı.

Yavaş yavaş ağaçlık alanın çıkışına doğru yürümeye başladım.

Onu kaybetmiştim. Hâla inanmakta zorluk çekiyordum. O yoktu artık. O kadar yaşanmışlık vardı. Şimdiyse iki yabancı gibi mi olacaktık?

Ağaçlık alandan çıkmayı başarabildiğimde bu sefer eve doğru yürümeye devam ettim. Saat gecenin on ikisi de olabilirdi, ikisi de. Acaba annem ve babam işten dönmüşler miydi? Şu an evdelerse beni oldukça merak etmiş olmalılardı.

Yavaş yavaş yürüyerek yoluma devam ettim. Sonunda evim görünmüştü. Ama ışıklar açıktı.

Annem ve babam gelmiş olmalıydı.

David'in evine baktım. Onun evinin ışıkları yanmıyordu. Ama bu beni ilgilendirmiyordu artık. İlgilendirmemesi gerekiyordu.

Evimin önüne geldiğimde cebimden anahtarlığımı çıkarttım. Anahtarı, anahtar deliğine soktum. Ama çevirmeme fırsat kalmadan kapı açılmıştı.

Kapıyı açan annemdi. Meraklı ve korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Annemin yanında duran babamın bakışları da onunkinden farklı değildi.

"Tanrım.. Neredesin sen? Neden her yerin çamur olmuş? Eve geldiğimizden beri seni bekliyoruz. Biraz daha gelmeseydin Nina va Mandy'yi arayacaktım. Telefonunu da evde bırakmışsın!" dedi annem. Gerçekten oldukça korkmuş gözüküyordu.

"Ben.. dışarı çıkmıştım sadece. Bir şeyim yok." dedim. Sesimin bu kadar soğuk çıkmasını istememiştim aslında. Sesimin bu kadar soğuk çıkmasının nedeni, içimin de soğuk olmasıydı.

"Ne demek 'bir şeyim yok'? Hadi gir içeri. Daha fazla dışarıda kalma." dedi babam. Babamın bunu demesiyle ayakkabılarımı çıkartarak içeri girdim. Annem kapıyı kapattı. Elini uzatarak yüzüme dokundu.

"Buz gibisin. Ne kadar zamandır dışarıdaydın Jenna? Neden bu kadar uzun süre gelmedin? Neden her yerin çamur?" dedi annem.

"Vampir olduğumu unutuyorsunuz galiba. Soğukluk beni insanları etkilediği gibi çabuk etkilemez." dedim.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin