6.6

430K 25.7K 8.7K
                                    

A: Neredesin kızım ya?

Nida: İşemekte mi suç?

A: Ha tuvalettesin yani djjs

Nida: Yok ben müdürün odasındaki kuma işiyorum bilmiyor musun?

Nida: Tövbestts

Nida: Hazır mı boyalar?

A: He hadi bitir şu işemeni de gel

Nida: Ben bilmem böbreğim bilir djsk

A: Salak jdjsks

Nida: Tamam geliyorum.

Yazdım ve çoktan tuvaletten çıkmış olmamı fırsat bilip merdivenlerden indim. Okulda in cin top oynuyordu, bir tek güvenlik amca kapıda duruyordu o da okulda ki birkaç öğretmen gittikten sonra kapıları kilitleyip gidecekti.

Çantamı paspal bir şekilde kolumdan bileklerime kadar düşmesine izin vererek okulun arka bahçesine dolandım. Sağa doğru döndüğümde Mustafa elinde uzun bir fırça ile okulu boyamaya başlamıştı. Duraksadım ve ona belli etmeden bir süre izledim.

Üzerinde siyah ve üzerine yapışan v yaka bir tişört vardı. Ha kaslar falan meydanda tabi, ha havalarda ısındı yiğidin malı meydanda olur şeysi.

"Tamam çok yakışıklıyım Allah kahretmesin," dedi düz bir sesle. Anında gözlerimi büyüttüm. "Ne?"

"İzle izle, bak hoşlaştığın çocuk ileride sana koca olacak ya, şimdiden eve ekmek götürmenin derdine düştü," dedi keyfe yakın bir sesle.

Gözlerimi devirdim ve ileriye doğru adım atıp elimde çantayı özensizce bankın üzerine bıraktım. "O koca önce disiplin cezası almamayı öğrensin."

"Kimin yüzünde acaba?" dedi bana bakarken. Omzumu silktim ve gömleğimin kollarını sıyırıp saçlarımı özensizce bileğimde ki tokayla topuz yaptım. Ulan özensem bu kadar güzel topuz yapamam.

"Kırmızı?" dedim duvarın yeni farkına vararak. "Hemde açık kırmızı?"

"Hemde ne kırmızı?" dedi başını eğip bana bakarken. Kaşlarımı çattığımda gözleriyle yanaklarımı işaret etti. "Yanakların diyorum."

Alayla başımı sağa sola sallayıp boya kutusunun içinde duran fırçayı elime aldım. "Benim boyum o kadar yükseğe yetmez ki."

"Sen alt tarafları boya ben üst kısımları hallederim."

Ses etmeden elime aldığım fırçayı duvara sürmeye başladım. Sebepsiz bir şekilde boyanın kokusunu içime çekmeye başladım. Saçma gelecek ama, araba egzozunun kokusu, kömür kokusu ve lastik kokularını seviyordum boya kokusu da onlardan biriydi.

Tebrikler tertemiz bir tırreksiniz.

"Bu nasıl renk, okul mu pavyon mu belli değil anasını satayım," dedim şaşkınlıkla. "Okul dediğin ya şampanya rengi ya da daha açık tonlarda hafif renklerde olur. Kırmızı ne lan? Bir disko topumuz eksik."

Mustafa gülerken, "Bir şeye de söylenmesen olmuyor değil mi?" dedi.

"Olmuyor anasını satayım, ne yapacaksın?" dediğimde elindeki fırçayı kovanın içine bırakıp hızla bana döndü.

"Neler yapacağımı bilmek ister misin?" dedi gülümseyerek. Yutkundum ve sırtımı duvara yaslayarak elimi indirdim. Mustafa beni duvara iyice sıkıştırmaya başlarken üzerime doğru hafifçe eğildi. Gözlerini bakarken güneş ışınları elmacık kemiklerine düşüyor, gözbebekleri daha güzel gözüküyordu.

ÇEVRİMİÇİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin