pieces

418 59 10
                                    

Anthony Edward Stark üstünde duran ceketin düğmesini iliklediğinde gergince çevresine bakındı. Annesi yanına ulaştığında koluna girerek ona döndü. Annesinin yüzünde duran büyük gülümsemeye zorla karşılık verdi.
"Bundan emin misin?" 
Tony sesinin titrek çıkmasına engel olamasa da yeniden denemek istemişti. O geniş kapıdan geçene kadar da böyle korkak durmaya devam edecekti.
"Tatlım. O senin baban ve o şirkette seninde hakkın var."
Tony iç geçirerek ilk adımını attı ve olacakların hayalini kurmaya başladı. Hakaretler mi? Ezici bakışlar mı? Tony büyük kapıdan girdiğinde bunların hiçbiri olmadığını fark etti. Zengin insanların sessizce konuştuğu ve klasik müziğin yer yer duyulduğu salonda bir anda sessizlik hakim oldu. Tony'nin duruşu ve bakışları normalden daha dik ve sert olduğunda annesi onu rahatlatmak için kolunu sıktı. Bakışlar anında geri çekildiğinde Tony şaşırdı ama bunu dışa vurmadan annesinin onu çektiği yöne ilerledi.
"Elena." 
Zarif bir kadın bardağını bırakıp annesine döndüğünde Tony annesinin mutluluğuna bakıp iç geçirdi. Annesinin kolundan çıkıp bulundukları mekanın içini süzdü ve bar tezgahını görünce o yöne ilerledi. Barmenle göz göze geldiklerinde Tony'nin baygın bakışları oldukça açıklayıcı durduğundan dolayı barmen başka müşterilerle ilgilenmeye gitti.
"Hey! Troy." 
Tony kalabalıktan birinin bağırmasını duyunca şaşırmadan edemedi. Böyle elit bir yerde kim kime bağırırdı.
"Adını mı unuttun sen?" 
Tony bir andan gözünün önünde beliren kızıl saçlarla şaşkınlık içinde kaldığında kız gülümseyerek önüne dikildi.
"Bana mı seslendin?" 
Kızıl kız çevresine bakıp güldüğünde Tony kaşlarını çatarak ona baktı.
"Burada senden başka Troy var mı?" 
Tony yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamayarak kızın suratına baktı.
"Adım Tony, Nat... Mmm Nancy?"
Bu seferde kızıl kız kahkaha atarak sandalyelerden birine oturdu.
"Demek ki düzgün tanışamamışız. Natasha."
Tony kızıl kızla el sıkıştıktan sonra bir süre sessizce oturdu.
"Sen burada ne yapıyorsun?"
Natasha elindeki telefonu tezgaha bırakıp Tony'e döndü.
"Babam şehrin favori adamlarından birisidir de. Bu şatafatlı güne katılmak istedi. Senin gününe." 
Tony başını sallayarak iç geçirdiğinde Natasha elini onun omzuna koyarak bir kaç kez vurdu.
"Böyle günler gözüktüğünden daha kokay geçer çünkü herkes kendi çıkarı için gelir buraya." 
Tony tam bir şey demek için ağzını açmıştı ki tam tepelerinde beliren gölge ile bakışlarını oraya çevirdi. Son sınıfta okuyan Clint Barton'u takım elbise ile gördüğünde dudağını ısırarak gülmemeye çalıştı.
"Bizimkiler güldü yeterince bari siz gülmeyin."
Clint ceketinin kollarını çekiştirerek oturduğunda Natasha paralayan gözlerle bir süre onu izledi.
"Hem sen neden elbise giymedin, Nat."
Natasha sonunda kendini tutamayıp kahkaha attığında Tony'de ona katıldı. Clint'in üzerinde duran takım ona biraz boldu ve nasıl denilir Clint içinde olduğundan daha ince duruyordu.
"Tanrım. Steve sana takımını ödünç verirken ne düşündü?" 
Clint'in yanakları hafifçe kızardığında Tony kahkaha atmayı kesip bu ikiliyi izledi. Clint gözlerini devirerek elini kaldırdı ve barmeni çağırdı. Tony havalı bir içki adı söyleyeceğini sanarken Clint'in dediği şeyle gözleri kocaman açıldı.
"Kahve istiyorum, acı olsun." 
Barmen de şaşkınlıkla kaldığında Clint onu eliyle kovdu.
"Kahvemi getirse iyi eder. Hey Troy! Partinde pizza var mı?" 
Tony ve Natasha birbirine bakarak güldüğünde Clint kaşlarını çatarak ceketin kollarını sıvadı.
"Ne gülüyorsunuz?  Siz sosyetede pizza nedir bilmez misiniz?" 
Tony gülmekle konuşmak arasında gidip gelirken masaya konan kahve bardağı herkesin gülmesine neden olmuştu.
"Clint onun adı Tony'miş."
Clint kahvesinden yudum alırken kaşlarını kaldırarak başını salladı. Tony şaşkınca Clint'in değişik mimiklerini izliyordu.
"Demek o yüzden okulda Troy dediğimde kimse seni tanımadı."
Tony elini ensesine atıp utanganç bir gülümsemeyle Natasha'ya bir bakış attı.
"Tony desen de beni tanıyacak pek insan olduğunu sanmıyorum."
Clint bardağını bırakıp kalabalığı gösterdiğinde Tony'de onun elini takip etti.
"Yemin ederim, bundan sonra da seni tanımazlarsa yüzlerine yumruk atarım."
Natasha kahkaha atarken Clint elini aşağıya indirdi ama kolunu kahve bardağının üstüne indirince bardak tezgaha döküldü.
"Clint!"
Natasha bağırdığında birkaç göz üzerlerine döndü ancak kapının girişinden gelen sesler gözleri üstüne geri çekti.
"Siktir, Steve'in takımı. Kesin kolumu kopartacak."
Tony kahkahalara içinde üstündeki kahveyi silmeye çalışan Natasha ve takımın koluna -kendi kolunada olabilir- hüzünlü bakışlar atan Clint'i izledi.
"Tamam sakin olalım öncelikle. Yeni bir takım alabilirim." 
Natasha kızgın bakışlarını hala gülen Tony'e çevirdiğinde Tony eliyle ağzını kapatarak Clint'in yanına ilerledi.
"Buzun içine yatıralım sonra da deterjanla silmeyi deneyelim." 
Natasha üstünü silmeyi bırakıp tekrar Clint'e döndü.
"Dua et, Barton. Steve kolunu kırsın yoksa ben seni öldüreceğim." 
Tony tekrar gülmeye başladığında sırtına değen büyük elle arkasına döndü.
"Biraz kirlendi ama temi- Sen."
Tony'nin neşeli sesi bir anda söndüğünde Clint ve Natasha kendi derdini bırakıp Tony ve onun tam karşısında duran Howard'a döndü.
"Demek arkadaşlar edindin, harika."
Tony yumruklarını sinirle sıktığında Natasha gözleriyle Clint'e gösterdi. Howard gülümseyerek Clint'e elini uzattı ve Clint'le tokalaştılar.
"Clint Barton."
Howard elini Natasha'ya uzatmak yerine sarılmak için kollarını uzattı ancak Natasha kibarca ellerini kaldırarak engel oldu.
"Üzerime kahve döküldü, Bay Stark. Nasılsınız?"
Howard tekrar elini oğlunun omzuna koyarak kocaman gülümsedi.
"Daha önce hiç böyle mutlu olmamıştım. Oğlumla tekrar birlikteyiz." 
Tony dişlerini sıkarak tam Howard'a dönmüştü ki yanlarına gelen kadınla Tony kendini tuttu.
"Howard demek oğlun gelmiş. Maria'da Elena ile konuşuyordu."
Howard elini oğlunun omzundan çekip kadını belinden tutarak Tony'e döndü.
"Maria da mı geldi? Tanrım." 
Tony kaşlarını çatarak bir adım atmıştı ki bileğine dolanan zarif ama güçlü eller ona engel oldu.
"Annemin gelmesi garip mi olmuş, baba?"
Kahverengi saçlı kadın gözlerini kaçırarak çevreye bakındı ve Howard'ın kulağına bir şeyler fısıldadı.
"Ne o sevgilin güvenlik çağırman gerektiğini mi düşünüyor?"
Kadının yüzü bir anda kireç gibi olduğunda Tony'nin yüzüne ukala bir gülümseme yayıldı.
"Sizin gibi insanları anlamak çok kolay, açık bir kitap gibisiniz ama unutmadan söyleyeyim. Sizin bir değeriniz yok." 
Tony kolunu sertçe Natasha'dan çekip kalabalığı yararak mekanın merdivenlerine ilerledi. Buranın babasına ait bir otel olduğunu biliyordu ve bir odaya girmesinde sakınca olmazdı, değil mi?  Ne de olsa koskoca şirketin tek varisi Tony'di.

Tony odalardan birinin içine girdiğinde lambaları açmadan şehir ışığının aydınlattığı büyük odanın salonuna yürüdü. Yere kadar uzanan camın önüne oturup dibe batan hayatının kanıtı olarak boynuna dolanmış kravatı hırçın bir edayla boynundan çıkardı. Üzerinde duran ceketide çıkarıp odanın köşesine fırlattığında gözlerinin dolmasına engel olamadı. O kahverengi saçlı kadın, babasının annesinin adını duyduğunda değişen yüzü, annesinin mutlulukla parıldayan gülümsemesi ve insanların ondan beklentisi. Tony uzun süre gözünden akan yaşlarla ayağın altında duran New York'un parıltılı mazanarasını izledi ve her bir ayrıntıyı tek tek düşündü. Annesinin onunla gurur duyduğunu ve beklentisi olduğunu biliyordu. Annesi yıllarca oğluna bakabilmek için her şekilde çalışmıştı ve şimdi Tony önüne sunulan bu ikramı reddederse hayatı boyunca sürüneceklerini biliyordu. Kabul ederse eğer annesini kurtaracaktı ve belki de uzun bir süre mutlu ve refah içinde yaşayacaklardı ama babasını reddederse onu yerle bir edebilirdi, herkesin içinde rezil edebilirdi. Bağırırdı, çağırırdı, babası olmadan yaşadığı onca rezilliği anlatırdı ve eli boş bir şekilde evine dönerdi. Tony diğer insanlar gibi değildi ama onun zekası diğerlerinden daha ötedeydi bu yüzden de bunu kullanmayı seçti. Gözünde ki yaşları silip yerdeki ceketini alarak ayağa kalktı. Stark'ın tüm mirasını alabilirdi, tüm o para, şirket, eşyalar ve binaları. Ve sonrada kendini en tepeye çıkarırdı, kimsenin Howard ismini hatırlamayacağı bir yere.

Tony bir süre daha New York'un manzarasını korkutucu bir gülümseme ile izledi. Odanın kapısı çaldığında kendine gelerek kapıya ilerledi ve kapıda duran Natasha'yı görünce şaşırdı.
"Birazdan konuşma yapıp, kararını vereceksin."
Tony başını sallayarak ceketini üstüne geçirdi ve Natasha ile merdivenleri indi. Natasha kaşlarını çatarak Tony'e baktığında Tont başını sallayarak 'ne var?' dercesine ona baktı.
"Kravatın nerede?" 
Tony omzularını silkerek gömleğin ilk düğmesini açtı ve gömleğini düzeltti.
"Kravat pek bana göre değil."
Natasha başını sallayarak kalabalığın arasında Clint'i bulmaya gittiğinde Tony'de sahnedeki babasının konuşmasını aklını vermeden öylece dinledi. Ve sonra kendi adını duyunca yavaşça kürsüye çıktı.
"Bugün buraya Stark Endüstürülerini devir alacağımı söylemek için geldim. Bazılarının gözünde sadece faydalanmaya çalışan bir insan gibi gözükebiliriz. Bunu umursamıyorum ve açıkca belirtiyorum ki babamla aramda kanımız ve soyadımız dışında hiçbir ortak noktam yok. Eğer bugün buradaysam tek sebebi anneme olan sevgimden dolayı. O daha iyilerine layık, şimdi olanından." 
Howard zorunlu bir gülümseme ile Tony'i kolunun altına çektiğinde mikrofona eğildi.
"Yani oğlumun demeye çalıştığı-"
Tony mikrofona eğilerek babasının cümlesini yarıda kesti.
"Konuşma burada bitti. Ayrıca adımı düzgün yazın. Anthony Edward Stark." 
Tony ceketinin önündeki düğmeyi açarak sahneden inerken insanların yüzünde duran ifadeyi çok sevmişti. Onların şaşkın ve hayrete düşmüş ifadeleri o kadar komik ve zavallıca duruyordu ki. Tony sosyete dünyasına attığı bu adımda sahnede verdiği izlenimi ilk stratejisi olarak belirtmişti. Eğer Howard Stark onu koyun gibi izleyecek bir oğul bekliyorduysa bunu zor bulurdu. Stark soyadı Howard ölene kadar uzun süre farklı şekillerde anılacaktı, yani Howard'ın beklemediği şekilde  ve o öldüğünde Tony onun adını yerle bir edecekti.

***

rob thomas - pieces

merhabalar, finalini delice beklediğim bir kitap. her kitabım için geçerli ama bunun için daha farklı planlarım var o yüzden çabuk bitmesini istiyorum.

belki yorum atarak demezsiniz ama ilk defa Steve ismini kullandım. fark etmeyenler için söylüyorum.

umarım bu sizi biraz düşündürür.

iyi günler, spidey is out ✌

mind games ¤ stony ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin