16.Bölüm: HARABE

73.5K 4.4K 1.5K
                                    

TeZATalks - Invisible



Öfke.

Bir kelime bir insana ancak bu kadar yakışabilirdi. Bir şeylere öfkeliydi sürekli, çok düşünüyordu ve kimse onun zihninden geçenleri öğrenemiyordu.

Yanağına yakın olan elimi ipeksi tenine biraz daha yakınlaştırdım ama dokunmadım. Gözlerinde şuan gördüğüm şey öfke değildi, çok daha başkaydı. Ilgar korkuyordu, neyden korkuyordu bu kadar çok en ufak fikrim dahi yoktu.

"Seni acıttılar, değil mi?" Kısık sesle konuştum. Kafasını geriye attı, kafası arkasındaki duvara yaslandı. Yutkundu, adem elması aşağı yukarı hareket etti.

"Çekil." Sesi güçsüzdü. Kafasını eğdi, yüzüme baktı.

"Sen kadınlardan iğrenmiyorsun, nefret etmiyorsun. Sen kadınlardan korkuyorsun Ilgar." İrkildi, gözlerini kaçırdı. İnkar etmedi, edemedi. "Annen neler yaptı sana Ilgar?" Gözleri koyulaştı, bakışlarını üstüme dikti. Beni itemeyecek kadar güçsüz duruyordu heybetli bedeni. Onun ruhu yorgundu.

Elimi biraz daha yakınlaştırdım, yanağına dokundum. Nefes alışverişleri hızlandı ama bu heyecandan falan değildi. Ilgar korkuyordu. 

"Gitsene kimsesiz." O kadar güçsüz söylemişti ki, bu sözlerin bu heybetli bedene ait olduğuna inanamadım. Elimi çekmedim, ipeksi tenini okşadım. "Dokunma." Dedi acı çeker gibi. Acı çekiyordu.

"Güçlü görüntünün altında tam bir harabesin Ilgar. Kimsenin o harabeye girmesine izin vermiyorsun." Kısık gözlerinin ardından yeşil gözlerine baktım.

"O harabeye giren enkaza dönüşür kimsesiz, uzak dur o harabeden." Karşımda yeni doğmuş bir bebek kadar savunmasız duran adama baka kaldım. Güzel görüntüsünü seyrettim, ona dokundum.

"Yardım etmeme izin ver." Güçsüzce baktı yüzüme.

"Nasıl yardım edebilirsin kimsesiz?"

"Korkunu yenebiliriz." Bakışları yüzümdeki eline kaydı, daha fazla rahatsız etmemek için çektim elimi.

"Kimsesiz, çekilsene." Yine güçsüzdü. O kadar naif bir tonda söylemişti ki yapmamak imkansızdı. Bir adım geri çekildim. Aramızdaki mesafe artınca derin bir nefes verdi. Durumu düşündüğümden de daha kötüydü. Ilgar bir kadın düşmanı değildi, Ilgar küçüklüğünün kurbanıydı. Adaletsiz dünyanın kurbanıydı, hangimiz değildik ki?

Öylece birbirimize baktık dakikalarca, ne konuştuk ne de hareket ettik. Sessizce seyrettik birbirimizi. Ben karşımdaki bu tanımadığım adamı tanımaya çalışıyordum, o ise korkusuyla yüzleşiyordu.

Yere çöktü birden. Uzun bacaklarını kendine çekti, dirseklerini bacaklarına dayadı. Loş salonda o kadar güzel duruyordu ki, tarif etmek imkansızdı. Onu betimleyebilecek kelimeler yoktu lügatımda, şiirin en güzel mısrası gibiydi. Yanına oturdum, onun aksine bacaklarımı soğuk zemine uzattım.

Ben bu gece bu yanımdaki adam hakkında çok büyük bir sır ortaya çıkarmıştım.

"Korkunun üstüne gitmen gerek." Kafasını bana çevirdi, kısık gözleriyle baktı.

"Yapmak istemiyorum."

"Yapacaksın, sen güçlü bir adamsın Ilgar."

"Belki de değilimdir." Kendisine güvenmiyordu. Bu fiziksel bir şekilde değildi, ruhuna güvenmiyordu.

"En azından dene. Hiçbir zaman bir kadını sevmeyecek misin?" Sevmek. Bir kitabı severdin, bir şarkıyı severdin, bir filmi severdin, bir yemeği severdin peki ya bir insanı nasıl severdin?

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin