ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "ULAŞ EROLTU"

11.5K 808 78
                                    



Lale Hanım annemin verdiği tatlıları ve meyve suları ile dolu poşeti masaya koyarken oldukça sinirliydi. "Beni çok utandırdın Ulaş Eroltu! Çıplak bir şekilde bir genç kızın üzerinde ne işin vardı anlamıyorum."

"Söyledim sana," dedi problem-sapık çocuk merdiven kenarındaki pervaza yaslanmış bir şekilde. Lale Hanım'ın bağırmasıyla altına aceleyle bir eşofman giymişti. Ben ise Lale Hanım tarafından yaşadığım şeyin şokuyla sandalye oturtulmuş ve elime bir bardak soğuk su tutuşturulmuş bir şekilde duruyordum. "hepsi bu kızın suçu. Bir anda  evde belirdi ve ben onu sorgulayınca kaçmaya kalktı. Onu yakalamayacaktım da ne yapacaktım?"

Yeşil gözleri hala bana kuşkulu bir şekilde bakıyordu ama umurumda değildi, Lale Hanım gelmese o ıslak havluyla elimden kurtulamazdı. "Onun bir adı var: Namverân. Ayrıca bundan sonra Namverân senin özel öğretmenin olacak."

"Ne?" Problem-sapık çocuk bir anda kollarının bağını çözdü ve kızgınlıkla teyzesine baktı. "Fikrimi aldığımı hiç hatırlamıyorum."

"Çünkü sana sormadım. Bana okula gitsen bile notların yüzünden kalacağını söylemiştin bende sana bir öğretmen buldum: al!" Eliyle beni işaret etti, ben ise ilgisiz bir tavırla suyumu içiyordum. Tartışmalarının çok uzun sürmemesini diliyordum çünkü kurt gibi açtım, hemen eve gidip bir şeyler yemek istiyordum.

Problem-sapık çocuk bana baktı ve neredeyse hırlayarak, "Asla." dedi. "O kızı dinlemem için beni zorlayamazsın. Okula gitmeyeceğim, anlamıyor musun Lale?"

Lale Hanım problem-sapığa doğru bir adım attı ve işaret parmağıyla kendi göğsüne dokundu. "Teyze! Teyze, diyeceksin, ben senin teyzenim! Saygını ne zaman kaybettin söyler misin?"

Problem-sapık çocuk bana baktı ve "Az önce!" diye bağırıp üst kata çıktı. Onun hakkındaki tüm düşüncelerim doğruydu, Lale Hanım neden bu kadar çabalıyordu anlamıyordum: hiçbir şekilde dize gelmeyecek vahşi bir at gibiydi ve bu tür hayvanlar zamanı gelince uyutulurdu. Ulaş Eroltu'nun da zamanı yakın gibiydi çünkü Lale Hanım birkaç dakika titreyerek yerinde durdu ardından bir iç çekti.

En azından bu işi istemeyen tek kişi ben değildim: Ulaş Eroltu da bir şekilde benimle uyumlu hareket ederse bu ders verme işinden kurtulmuş olurdum, suç da benim üzerime kalmazdı. Kesinlikle arzuma kavuşurdum.

"Artık gidebilir miyim?" diye sordum yavaşça ayağa kalkarak. Lale Hanım bana döndü ve hemen yüzünde utanç duygusu belirdi çünkü midem bir anda yol çalışması kadar güçlü bir şekilde guruldadı. O birkaç saniye aval aval yüzüme bakınca omuzlarımı oynattım ve sandalyemin kenarına koyduğum sırt çantamı aldım.

"Namverân...ben çok üzgünüm." Silkelenip yanıma geldi ama gözleri hala kaçamak bir şekilde merdivenlere bakıyordu. "Bunların hepsi benim hatam, seni içeri tek göndermemeliydim, problem çıkaracağını tahmin etmeliydim. Bak, neden yemek için biraz daha kalmıyorsun? Bizim yüzümüzden yemek bile yiyemedin değil mi?"

Lale Hanım'ın kahverengi gözlerine baktım ve yavaşça kafamı salladım. Birkaç dakika daha burada durursam kusabilirdim, o da bunun farkında olmalıydı. "Hayır teşekkür ederim, bir daha kovalanmak istemiyorum. Yorgunum ve bir sandviç yiyip yatacağım." Çantamı koluma taktım, Lale Hanım ise "Elbette," diyerek beni kapıya kadar geçirdi. İçinden problem-sapık çocuğu boğma planları yaptığına emindim.

Kapıyı açıp ayakkabılarımı giydiğimde hava soğumuştu, her yer kapkaranlık olsa bile bizim evimizin salonunun ışığı her zamanki gibi açıktı. Eminim büyükannem hala uyumamıştı ve olanları anlatmam için merakla beni bekliyordu.

"Bekle. Namverân..." Evden çıkmıştım ki Lale Hanım bana seslendi. Arkamı döndüm ama o yüzüme değil ayak parmaklarına bakıyordu. Henüz terlikleri kutulardan çıkarmamış olmalıydı. Uzun olan kahverengi saçları açık ve dümdüzdü. Fazla uzun değillerdi ve göğüslerinin üzerinde özenle kesilmiş çikolata parçaları gibi dümdüz duruyorlardı. Tam olarak Ulaş Eroltu'nun annesine benziyordu: gözleri ve burnu hariç ama bu bence ona olgunluk kazandıran şeylerden biriydi. Şimdi üzgün bir şekilde boynunu bükmüştü bu yüzden susmayı tercih ettim. "bu gece olanlar için gerçekten üzgünüm. Bunlar olsun istemezdim. Bu büyük ihtimalle bencillik olacak ama sormak zorundayım: yarın yine gelebilir misin? Son çarem sensin."

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin