22. BÖLÜM

478K 9.4K 1.1K
                                    

Şarkı: Jessie Ware - Say You Love Me

Unutulmaz geçen gecenin sabahı işe gitmek üzere yola koyulduğunda, Eylül'ün dudaklarında asılı duran sersem bir gülümseme vardı. Önceki geceyi düşündükçe aniden nefesi kesiliyor, direksiyonu tutan parmakları uyuşmaya başlıyordu. Emre'yle yaşadıkları onun için bir ilkti ve içindeki o tatlı heyecanı üzerinden hala atabilmiş değildi.

Akşam birlikte yaptıkları banyodan sonra sevdiği adamın kollarında dünyanın en huzurlu uykularından birine dalmış, sabah pozitif bir ruh haliyle güne başlamıştı. Emre'yle bir süre yataktan çıkmamışlar, sarmaş dolaş bir halde öpüşüp koklaşmışlardı. Birlikte yaptıkları kahvaltının ardından da Emre üzerini değiştirmek üzere eve gitmiş, Eylül ise kahvesini içtikten sonra şirkete gitmek için yola koyulmuştu.

CKA'e vardığında hemen ofise çıkıp çalışmaya başladı. Keyfi yerinde, işle ilgili her şey yolundaydı. Saat 11 buçuğa doğru masasındaki telefon çalmaya başladığında, gözünü karşısındaki ekrandan ayırmadan telefonu açtı.

"Merhaba Eylül Hanım. Emre Bey hemen giriş katına inmenizi istedi. Birlikte önemli bir toplantıya katılacakmışsınız..."

Şermin Hanım nefes almadan konuşurken Eylül başını sallıyordu. Kadın telefonu kapattığında bilgisayarını kapatıp hemen ayağa kalktı. Şaşkınlık içerisinde hiç haberdar olmadığı toplantıyı düşünüyordu. Sabah kahvaltıda Emre konuyla ilgili hiçbir şey söylememişti ama...

Giriş katına indiğinde çalışanlardan biriyle konuşan Emre'yi gördü. Sevdiği adamın yanına doğru yürürken ister istemez tedirgindi. Emre'yle olan ilişkisini hala kimse bilmiyordu. En azından kendisi bu şekilde düşünüyordu. Emre'nin yanına vardığında mesafeli bir şekilde gülümseyerek "Sekreteriniz beni beklediğinizi söyledi Emre Bey," dedi.

Emre, Eylül'ün resmi tavırları karşısında muzip bir şekilde gülümsemekten kendini alamadı. "Evet Eylül Hanım, daha fazla gecikmeden bir an önce çıksak iyi olur." Lafını bitirdikten sonra yanındaki çalışanına dönüp başını hafifçe eğdi. Ardından da gözlerindeki yaramaz pırıltılarla Eylül'e döndü ve "Buyurun, gidelim" dedi.

Otoparka gelinceye kadar ikisi de hiçbir şey konuşmadılar. Arabaya bindiklerinde ise Eylül daha fazla dayanamayarak meraklı bir ifadeyle Emre'ye döndü.

" Allah aşkına neler oluyor, lütfen söyler misin? Gerçekten toplantıya mı gidiyoruz??"

"Hiçbir şey sorma, çünkü söyleyemem. Sadece bekle ve gör..." Emre arabayı çalıştırıp yola koyuldu.

"Ama çok kötüsün, meraktan öldürecek misin beni?"

"Birazcık sabredersen her şeyi anlayacaksın..."

Eylül çaresiz bir kabullenişle beklemeye başladı. Kendi kendine tahminler yürütüyor, nereye gittiklerini düşünüyordu. Bir an sonra gittikleri güzergahın Emre'nin evinin yolu olduğunu fark edince "Evine mi gidiyoruz?" diye sordu. Emre'nin onay vermesi üzerine ise "Neden ki?" diye sordu.

"Az kaldı, dayan biraz."

Bir süre sonra Emre'nin evine geldiklerinde Eylül arabadan indi ve merakla çevresine bakınmaya başladı. Emre ise kızın yanına geldikten sonra sıcacık gülümsemesiyle ona bakarak "Hadi gel benimle," dedi. İki sevgili el ele tutuşarak bahçeye doğru yürümeye başladılar.

Eylül, bir an sonra uzaklardan gelen havlama sesini duyunca heyecanlı bir şekilde Emre'ye dönerek, "İnanmıyorum, yoksa sen.." diye cıvıldadı.

Emre kafasını olumlu anlamda sallarken, "İstediğin hayvanları en kısa zamanda alacağımı söylemiştim," dedi gülümseyerek.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin