Sıfır

17.1K 684 90
                                    

Uzun çalışma saatlerimden sonra kendimi eve atmak günlük hayattaki en büyük zevkim halime gelmişti. Tıp fakültesinden mezun olalı sadece birkaç ay olmuştu ve ben neyde uzmanlaşacağını seçememiş, daha doğrusu sınavda uzmanlaşacağı herhangi bir dal seçebilecek kadar bile soru yapamamış, hayatta çuvallamış bir hekimdim. Kendimi acil serviste başkalarının canını kurtarmak için kendi canımı teslim edecek hale gelirken bulmuştum. Bu yüzden sosyal hayat benim için var olmayan bir kavramdı. En büyük boş zaman aktivitem uyumaktı.

Yine uzun bir günün ardından kız kardeşimle yaşadığım küçük apartman dairesine geldiğimde duş almak ve kendimi sonsuz bir uykunun kollarına bırakmaktan başka bir isteğim yoktu. Ama Da Eun denen velet buna izin vermedi.

Eve girdiğim an salondan gelen çığlıklarını duydum. Hayata isyan eder cümleler kuruyor, büyük ihtimalle yerde delicesine yuvarlanıyordu. Hızlı adımlarla salona girdiğimde onu tahmin ettiğim gibi yerde buldum.

Televizyonda delicesine takip ettiği Bangtan'la ilgili bir haber dönüyordu. Da Eun durdurulamaz bir krize girmişti ve ben nefes alamayacak kadar yorgundum. Ama kardeşim bu hayatta sahip olduğum tek şeydi. O yüzden uyumadan önce sorunu neyse çözmem gerekiyordu.

"Neler oluyor?" dedim aynı anda esnerken.

"Biraz kibar ol be," dedi önce canavar kardeşim. "Ne biçim kızsın sen?"

"Sen de önce ablana karşı saygılı ol," dedim yanına gidip poposuna bir şaplak atarken. Ardından kendimi koltuğa bıraktım. "Şimdi anlat bakayım, ne bu halin?"

"Abla, biliyorsun ya hani BigHit diye bir şirket var. Bangtan'ın çalıştığı." Çabucak televizyonu işaret ettikten sonra devam etti. "Çaylak bir kız grubu için seçme düzenleyecekmiş."

"Ee?" dedim. "Seçmelere katıl o zaman." Da Eun benim aksime ailenin yetenekli üyesiydi. Sanat lisesine gidiyordu. Daha 17 yaşında olmasına rağmen bir profesyonel gibi dans ediyordu. Üstelik sesi de kötü değildi. Deli gibi de çalışıyordu, ileride çok iyi yerlere geleceğini zaten biliyordum.

"Öyle kolay değil işte," dedi suratını buruşturup ağlamaklı bir sesle. "Seçmelere katılmak için referans alman gerekiyor ve benim kabul edilebilecek derecede yüksek bir referans alacak kadar önemli bir tanıdığım yok." 

Bunu ne kadar çok istediğini görebiliyordum ama elimiz kolumuz uzun insanlar değildik. Nüfuzlu insanlar tanımazdık, doğru dürüst bir ailemiz bile yoktu. Hayallerini gerçekleştirmesini her şeyden çok istiyordum ama bu iş boyumuzu aşardı.

"Hocalarından rica etsen?" dedim bir umut çözüm bulmaya çalışırken.

"Ayrımcılık olmasın diye kimseye vermiyorlar," dedi başını iki yana sallayarak. "Tamamen umutsuz vakayım, değil mi?"

"Dur bakalım," dedim güzel saçlarını okşarken. "Elbet bir çözüm bulacağım. Ne zaman bulamadım?"

"Bu defa bu seni aşar," dedi bir asabileşerek. Böyle konuşmak istemediğini biliyordum, sadece işler bizim için her zaman diğerlerine göre daha zor ilerliyordu. Da Eun benim aksime bunu kabullenmekte zorlanan taraftı. Biz kazanmak için değil, kaybetmemek için çaba sarf ederdik.

"Şimdi uyu," diyebildim sadece. "Yeni günün karşımıza neler çıkaracağını göreceğiz. Belki bu defa bir melekle karşılaşırız."

Lilac | JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin