Bir

10.2K 654 443
                                    

Yeni gün karşıma her zamankinden farklı bir şey çıkarmamıştı.

Her zamanki gibi yoğun bir gün geçirmiştim, üstelik nöbetteydim. Ayaklarım artık bedenimden bağımsızdı, yorgunluk hissedebildiğim tek şeydi. Şu an hayattan dileğim uyuyabilmekti. 36 saatlik bir nöbetin yarısına gelmiştim ama bu benden ömrümün yarısını da götürmüştü.

Saatim gecenin 2'sini gösterdiğinde ise ortalığın biraz olsun sakinleşmesini fırsat bilerek bir kahve alarak kendimi hava almak için dışarı atmak istemiştim. Bugün cumartesi gecesiydi ve bir kavgada kaşı yarılıp gelen sarhoş insan nüfusu oldukça fazla oluyordu. Her boş anımı değerlendirmeliydim ancak uyumaya fırsat bulabilecek kadar boş anım olamayacağından bunu birkaç dakikalık dinlenmeyle telafi etmeye çalışacaktım.

Ne var ki gördüğüm manzara kendime ayırmayı düşündüğüm on dakikayı elimden aldı. Genç bir erkek giriş kapısına tutunmuştu, başı önüne eğikti ve biraz sallanıyordu. Belli ki sarhoştu. Bu gece erken başlamıştı.

Etrafta çok fazla insan yoktu. Bu yüzden hızlı adımlarla yanına ilerledim.

"Beyefendi, iyi misiniz?" dedim omzuna dokunarak. Adam başını kaldırdı ve bir an gülümsedi. Gülümsediğinde gözleri kayboluyordu ve bu hızlı hareket morarmış gözünün canını acıtmasına neden olmuştu. Gülüşü çabuk solmuş, yüzünü buruşturmuştu.

"İyiyim." Ama o kısacık gülüş için geçen süre onu tanımam için yeterli olmuştu.

Jimin. Bangtan Jimin. Park Jimin.

Acil servisin kapısında sarhoş ve dayak yemiş şekilde karşımda dikiliyordu.

Sendeledi. Çabucak omuzlarından tuttum. Pardon, ayakta bile duramıyordu.

"Hey! Doktor musun sen? Önlük falan şekilmiş," dedi hafifçe sırıtarak. Ancak bunu her yaptığında canı yanıyordu. Yine yüzünü buruşturdu.

Sanırım bayılacaktım. Şu an karşımda omuzlarından tuttuğum bir idol vardı. Yerimde olmak için can verecek yüzlerce kız vardı. Herhangi biri onu şu an gördüğünde kafayı yiyebilirdi.

Biri onu görürse...

Biri onu görürse onun için de hastanenin huzuru için de bu çok kötü olurdu. Yüzü gözü dağılmış şekilde bu saatte bir hastanede sarhoş görülmesi bir skandala, o skandal da kariyerinin dibe gidişine neden olabilirdi. Buraya kadar bile birilerine görünmeden ve peşine koca bir kalabalık takmadan gelmiş olması mucizeydi.

Tamamen hasta mahremiyetini ve hastanenin diğer sakinlerinin refahını düşünerek çabucak ceketinin kapüşonun başına geçirdim.

"Beyefendi lütfen başınızı eğik tutun," dedim. Onu tanıdığımı belli edip tedirgin etmek istemiyordum. Şu an aşırı yakışıklı bir idolü aşırı yakınımda durarak yürütüyordum. Aklımı kaçırmanın gerçekten eşiğindeydim. Da Eun burada olsa çoktan kendini yere atıp yuvarlanmaya başlardı. Kendi kendime sırıttım, fena bir nöbet olmuyordu. "Sizi tedavi etmemiz gerekiyor."

"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" dedim bir anda sinirlenerek. Ancak hareketlerinin sarsaklığı ve yüzünün tatlılığı onu sadece küçük bir çocuk gibi gösteriyordu.

Bir sasaeng gibi çıldırıp yüzünü falan ısırmamak için içimdeki yetişkinle ciddi bir kavgaya tutuşmam gerekiyordu bu manzara karşısında.

"Şu anda siz bir hastasınız."

"Hasta mı? Hah tüm kızlar bana hasta be!" dedi bir anda yükselip ardından azalan bir sesle. "Sen bir de karşı taraftakileri görecektin." Kendi kendine konuşur gibiydi. Sırıtmadan edemedim.

Lilac | JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin