ARKADAŞLIK

988 53 9
                                    

''Ben tabi korkudan altıma yapmak üzeriydim.'' dedi Amanda gülerek.

Amanda ile odamda oturup konuşuyorduk. Mark gittikten birkaç dakika sonra Marcus gelmiş ve Alex'i almıştı. 

Şuanda da Amanda, Mark ile karşılaşmasını anlatıyordu ve ben kahkahalarla gülüyordum. Çok komik karşılaşmaları vardı.

Amanda hastaneden aldığı kan torbasından beslenirken hastanenin temizlik odasında birden Mark gelmiş. O an Amanda elindekinin kan olduğunu unutup korkuyla onu Mark'a fırlatmış. Mark'ın üstü kanlar içinde kalırken Amanda onu tehtit etmeye başlamış. O kadar çok korkmuş ki onun bir insan olduğunu sanmış ve bunu yaycağını düşünmüş. 

Amanda'nın babasının -Dominic'in- bu konuda katı kuralları varmış. Eğer bir insan onların varlığını öğrenirse vampiri de insanı da kim olduğunu umursamadan öldürüyormuş. 

Bunu duyduğumda tüylerim ürpermişti. Ne de olsa ben bir insanım ve bunu duymak gerçek anlamda korkutucuyudu.

Amanda sıyah düz saçlarını arkaya doğru attı. ''Hadi biz de dışarıya çıkalım. Bara gidelim!''

Son gidişimde hiç iyi şeyler olmamıştı. Damon! Acaba o ne yapıyordu şuan? Onu o olaydan sonra hiç görmemiştim. Belki de gitmişti.

Omuz silkip ''Gidelim.'' dedim.

Amanda hızla ayağıya kalkıp yüzünden hiç eksik olmadığı gülümsemesiyle benim kalkmamaı bekledi. Ah! Gamzesi vardı. Sanki bu vampirlerin hepsi bana düşman olmuştu bu konuda. İnatlaşıyordular sanki. İlk önce Damon şimdi de Amanda'nın gamzesinin olduğunu görmüştüm.

Bunu düşünmemeye çalışıp hızla ayağıya kalktım. Koridora çıktığımızda David geldi aklıma. Onun ardından da Jack'in sürtük kuzeni... Birden sinirlendiğimi hissettim. David'in bir yeri öğrenmesi ne kadar zamanını almıştı böyle. Yoksa bilerek mi oyalanıyordu?

 Sinirle bir nefes alarak bu düşünceyi kafamdan kovmaya çalıştım. 

Sonunda bara girdiğimizde her şeyin aynı olduğunu görmemle pek şaşırdığım söylenemezdi.

Omuz silkip barmenin yanına doğru yürüdüm. Yanımda duran Amanda barmenin karşısına oturdu. Ben de onun yanına yerleştiğimde etrafı inceliyordum.

Daha yeni yeni gelen insanlar dışında bir kaç burada çalışan kişiler vardı. O kadar kalabalık olmadığı için çok yüksek seste olmayan pop bir müzik insanın kulaklarını dolduruyordu.

Sonunda barmen bizi fark ettiğinde -daha doğrusu Amanda'yı- yüzünde iğrenç bir gülümseme oluştu. ''Ne istemiştiniz?''

Ne biçim bir soruydu bu böyle. Sence ne istemiş olabiliriz? Oradan bana bir paket un at (!) 

Bu iğrenç espirime kahkaha atarken çocuk beni daha yeni fark ediyormuş gibi süzmeye başladı. Bu hareketiyle kahkaham bir anda kesildi ve ifadesiz halime büründüm. ''İki viski istiyoruz.''

Amanda'nın sesiyle çocuk benim kahkaham sahesinde silindiği iğrenç gülümsemesini yine yüzüne yerleştirdi. ''Tabi ki de.''

Ah! O az önce Amanda'ya göz mü kırptı yoksa bunlar bir serap mı?

Kafamı hayretle iki yana sallarken Amanda ne olduğunu anlamayan gözlerle beni izliyordu.

Amanda'ya bakmaya başladığımda ''Acaba Marcus'lar nerede? Alex'i buraya getirir sanmıştım.'' diye bakışlarını benden çekmesini sağladım.

Amanda'nın yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. ''Marcus'u tanıyorsam -ki tanıyorum- şuan Alex'i çok romantik bir yere götürmüştür ve bu işi bugün halleder.''

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now