28. BÖLÜM

391K 8.9K 1.5K
                                    

Şarkı: Beyonce - Speechless

Eylül sert bir şekilde çarpan sokak kapısının sesini duyunca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Onun bu halini gören Duman yanına gelmiş, kucağına kıvrılmıştı. Belli belirsiz bir sesle miyavlayan kediyi okşarken bir yandan da kendi kendine mırıldanarak ağlıyordu.

'Her şey bitti...'

Az önce o kadar ağır laflar duymuştu ki bundan sonra Emre'yle eskisi gibi olamaz, birbirlerinin yüzüne bakamazlardı. Sevdiği adam açıkça Aslan denen o pisliğin ilgisinden, adamın peşinde koşmasından hoşlandığını, yalancı, güvenilmez bir kadın olduğunu söylemişti. Emre'nin acı sözleri zihninde yankılanırken gözyaşları daha da hızlandı.

'Sen benim için çok farklıydın Eylül! Ben sana gözü kapalı güvendim. Fakat görüyorum ki sen de benim arkamdan iş çeviren, gözümün içine baka baka yalan söyleyen bir kadınmışsın!'

Eylül bu sözleri hatırladıkça fena oluyordu. Evet bir hata yapmıştı. Aslan'ın sürekli karşısına çıktığını Emre'ye söylemesi gerekiyordu ama ne olursa olsun böylesine ağır lafları hak etmemişti. Oturduğu yerden zorlukla kalkarken artık her şeyin bittiğini düşünüyordu. Aşkından ölüyor dahi olsa hiçbir şey olmamış gibi Emre'yle devam edemezdi...

Onu darmadağın eden bu düşüncelerle banyoya girdikten sonra küveti doldurmaya başladı. Suyu iyice köpürttükten sonra üzerindeki kıyafetleri çıkarıp sıcacık suyun içine girdi. Mis kokulu su belki de rahatlamasını sağlayabilirdi.

Küvetin içinde otururken her şeyi en baştan düşünmeye başladı. CKA'e başladıktan sonra Emre'ye aşık olmamak, ondan uzak durmak için büyük bir çaba sarf etmişti ama ne yazık ki başaramamıştı. Mantığının sesini dinleyememiş ve bile bile kendisini ateşe atmıştı. Şimdi ise hayatında hiç çekmediği kadar acı çekiyordu.

Emre'yi kısa zamanda o kadar sevmiş, ona öylesine bir aşkla bağlanmıştı ki, şimdi onsuz olacağını düşünmek kalbinin sıkışmasına, nefes alamamasına sebep oluyordu. Emre'nin varlığını hissedemeyecek, onun o sevgi dolu gözlerine bakamayacak, o çok sevdiği kokusunu içine çekemeyecekti. Bunları düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu ama bu saatten sonra başka türlüsünün de mümkün olmadığını biliyordu. Bir yandan da göz göre göre her şeyi mahvettiği için kendine kızıyordu.

Yaklaşık yarım saat kadar küvette oturduktan sonra saçını ve vücudunu yıkayarak banyodan çıktı. Ağlamaktan dolayı kendini oldukça bitkin hissediyordu. Odasına gidip pijamalarını giydikten sonra mutfağa geçip baş ağrısı için sıkı bir ilaç aldı. Tam da o esnada çantasından gelen telefonunun boğuk sesini duydu. Telefonu eline aldığında arayanın Damla olduğunu gördü.

"Neredesin bebek? Bu ikinci arayışım..."

Damla, arkadaşının sessizliğini fark edince "Eylül, orada mısın?" diye sordu. Bir an sonra ise Eylül'ün ağlayarak "Buradayım," dediğini duydu.

"Ne oldu? Neden ağlıyorsun?"

Damla panik içerisinde sorularını art arda sıralarken, Eylül arkadaşını endişelendirdiği fark ederek, "Emre'yle her şey bitti," dedi.

"Ne? Bitti mi?" Damla şok içerisindeydi. "Nasıl biter? Ne oldu ki?"

Telefonun diğer ucunda Eylül'ün hıçkıra hıçkıra ağladığını duyunca Damla'nın yüreği paramparça oldu. Can ise yanı başında, soran gözlerle ona bakmaktaydı. Aslına bakılacak olursa Can'la yeni buluşmuşlardı ve sinemaya gitmeden önce Eylül ve Emre'nin kendilerine katılıp katılmayacaklarını öğrenmek istemişlerdi. Kısa bir an Can'a baktıktan sonra "Ne olur ağlama," dedi. "Ben hemen yanına geliyorum, tamam mı?"

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin