29. BÖLÜM

359K 9.2K 1.3K
                                    

8 SENE ÖNCE

Sıla dersten çıktıktan sonra arkadaşlarına dönerek "Kızlar ben gidiyorum," dedi.

"Nereye şimdi? Hep birlikte yemek yiyecektik..."

Sıla kendisine sitemkar bir ifadeyle bakan Derya'ya hafif bir gülümseme gönderirken, "Bugün Murat'la sözleşmiştik," dedi. "Şimdi arayıp gelemeyeceğimi söylersem bana trip atar." Kızların başlarını salladığını görünce tek tek onları öptü, ardından da kampüsten çıkıp yola koyuldu. Bir yandan da Murat'ı düşünüyordu.

Murat'ın boşanma davası sonlanalı kısa bir zaman olmuştu ve son zamanlarda oldukça huysuzdu. Sanki Ayşen'le kendi kararıyla değil de çevresinin baskısıyla evlenmiş gibi yaşadıklarının acısını en yakınlarından çıkarmaya çalışıyordu. Dün de onu arayıp akşam dışarı çıkmayı teklif etmiş, kendisi ise memnuniyetle kabul etmişti.

Elinden geldiğince bu sıkıntılı zamanlarında Murat'ın yanında olmaya çalışıyordu ama o da adamın huysuzluklarından kendi payına düşeni alıyordu. Zaten normalde atışmaları bitmezdi ama şimdi Murat işin dozunu iyice arttırmıştı. Fakat durum bu şekilde olsa da Murat'ın halini göz önünde bulundurarak her şeyi sineye çekiyordu...

Sıla bu düşünceler içerisinde Beykoz'daki ağaçlarla çevrili villaya vardığında kapıyı çalışanlardan biri olan Sevgi açmıştı. Kızı içtenlikle selamladıktan sonra "Murat nerede?" diye sordu.

"Kendisi misafiriyle birlikte bahçede Sıla Hanım."

Sıla bahçeye doğru yönelirken Murat'ın misafirinin kim olabileceğini düşünüyordu. "Ceylin Anne evde mi peki?"

"Hayır Sıla Hanım. Sadece Murat Bey var," diye cevapladı siyah saçlı minyon kız.

Sıla düşünceler içerisinde havuz başına geldi, ardından da çeşit çeşit ağaçlarla kaplı bahçeye doğru ilerlemeye başladı. Fakat her yere bakmasına rağmen Murat'ı göremedi. Gerisin geri eve yürüyüp içeri girdikten sonra doğruca merdivenlere yöneldi. Yukarı çıkıp Murat'ın odasının önünde durduktan sonra kapıya birkaç kez vurup cevap beklemeden içeri girdi ama gördüğü manzarayla kaşları şaşkınlıkla havalandı.

Murat'ın kollarında kumral bir genç kadın vardı. Odanın ortasında ayakta duruyorlardı ve ona dönmeden önce ikilinin öpüşüyor olduklarını görmüştü. O an afallamış bir vaziyette olduğu yerde öylece dururken genç kadın onu hiç umursamadan Murat'ı son kez öpmüş ve "Görüşürüz aşkım," diyerek kapıya yönelmişti.

Sıla yanından geçip giden kadınla göz göze gelmemek için bakışlarını yere eğdi. Bir müddet sonra Murat'la göz göze geldiğinde ise adamın çatık kaşlarıyla ona baktığını gördü.

"Kapıyı çalma gibi bir adetin yok mu senin?"

Murat'ın adeta bağırarak söylediği cümleyi duyunca Sıla'nın hissettiği hayal kırıklığını yerini kızgınlığa bıraktı. Sonuçta kendisini eve çağıran ve dışarı çıkmak isteyen Murat'tı ama eve gelirken böyle bir sahneyle karşılaşacağını hiç düşünmemişti.

Odaya girip birkaç adım attığında, "Kapıyı çaldım beyefendi," dedi manidar bir sesle. "Fakat kendini o kadar kaybetmişsin ki kapının çaldığını bile duymamışsın..."

Murat, Sıla'ya doğru yürüyüp onun tam karşısında durdu ve "Ne var, ne istiyorsun benden?" diye sordu öfkeli bir sesle.

Sıla şaşkın şakın Murat'ın gözlerine bakarken karşısında duran adamın iyi olup olmadığından şüphelenmeye başlamıştı.

"Sen kesinlikle kafayı yemişsin! Dün beni aramadın mı sen? Buraya gelmemi, birlikte dışarı çıkacağımızı söylemedin mi?"

Bu sözleri duyunca Murat'ın yüzünde anlık bir şaşkınlık oluşsa da bozuntuya vermedi. Sıla ise hayal kırıklığıyla söylenmeye devam ediyordu.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin