" Ava Gidip Avlanmak "

23 5 0
                                    










    Şaşkındım. Ne yapmam , nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum. Hala kapının önündeydim. Polisler ve Araf gittiğinden beri bir adım dahi atamamıştım. Arafın ailesinin öğrenmemesi gerekirdi. Sadece bunu biliyordum.

     “ Ateş, neler oluyor?”

  Kendime gelmemi sağlayan ses varlığını çoktan unuttuğum Eylüle aitti. Aklımda hızla yapmam gerekenlerin sıralaması oluşurken önce kapıyı kapattım. Ardından merdivenleri çıkmaya başladım. Telefonumu almalıydım. Sonra da Arafın arabasını alıp çıkacaktım.

     Arafın odasına girdim. Birkaç dakika önce bıraktığım gibiydi. Yatak dağınık, yastıkların her biri bir yandaydı.

     “ Ateş, Arafı neden götürdüler?”

     Eylülün sorusu dikkatimi dağıttı. Ama herkes her şeyi öğrenmeden çıkmalı ve Arafa ulaşmalıydım. Ona cevap vermek yerine odadan çıktım. Elimde Arafın telefonu ve benimki vardı. Eylül gideceğimi anlayınca

“ Bari üzerini değiştir. Sana kıyafet vereyim ”dedi.

     Durdum. Üzerimde hala aptal bir şort ve atlet vardı. Beni bu halde kim ciddiye alırdı ki. Mecburen başımı sallayıp teklifini kabul ettim. Beraber kaldığı odaya gittik. Koltuğun üzerinde diz altı, dar , lacivert bir elbise vardı. Günlük bir şeye benziyordu.

    “ Sen bunu giy. Ben salona iniyorum ”

   Eylül odadan çıkarçıkmaz elbiseyi giydim. Telefonları tekrar elime alıp aşağı indim. Bir yandan spor ayakkabılarımı giyerken bir yandan da arabanın anahtarlarını arıyordum.  Açtığım son çekmecede aradığımı bulunca vakit kaybetmeden bahçeye çıktım.

    Yolda içim içimi yiyordu. Yardım alabileceğim tek insan Akın olabilirdi. Ama ben tereddüt etmeden Kuzeyi aradım. Uyanmış olmasını dilerken uykulu sesiyle

“ Efendim Ateş ?” dedi.

   Ona hemen olanları anlattım ve yardım etmesini söyledim. Yolları karıştıra karıştıra da olsa Arafı getirdikleri Karakolu buldum. Arabayı bahçede bırakıp güvenlikten geçerek danışabileceğim birilerini aradım. Bir yandan da Araf yetişkin bir birey olduğundan ailesine haber verilmeyeceğini düşünmeye başlamıştım.

    Önümden geçen sivil bir polis memurunu durdurup “ Az önce bir arkadaşım buraya getirildi. Acaba bir bilginiz var mı?” diye sordum.

    Adam önce biraz düşünüp “ Arkadaşın sarışın bir adam mıydı?” diye sorunca düşünmeden başımı salladım.

     Adam “ Beni takip et ” diyerek önden yürümeye başladı. Bir kapının önünde durup “ Şuan burada kimlik bilgileri parmak izi falan doğrulanıyor. Birazdan ifadesi alınacak ” deyince minnetle bakıp “ Çok teşekkür ederim” dedim.

   Adam bir şey söylemeden işine dönerken ben de kapının yanındaki koltuklardan birine oturup beklemeye başladım. Çok gergindim. Eğer işler ciddileşirse aileler duymak zorunda kalırdı ve belki de Arafın geleceği söz konusuydu.

    Hiç hissetmediğim kadar korktuğumu hissettim. O kadar gerilmiştim ki farkında olmadan tırnaklarımla uğraşmaya başlamıştım. Kimse çıkmadı içerden henüz.

   Ama Kuzey geldi. O da öyle bir haldeydi ki . Üzerinde hızlıca giyilmiş bir tişört ve pantolon vardı. Saçları karışık gözleri ise endişeli ve uykuluydu. Köşeyi dönüp beni görürgörmez yanıma koştu. Ben de ayağa kalkıp desteğimi bulmuşçasına sıkıca sarıldım ona.

BUKALEMUNWhere stories live. Discover now