31. BÖLÜM

381K 9K 883
                                    

Murat Hazinedaroğlu, Ceylin ve Ali Hazinedaroğlu'nun üçüncü ve son oğulları olmakla beraber aynı zamanda en haşarı ve en ele avuca sığmaz olanıydı. Ağabeyleri Kemal ve Yiğit oldukça olgun ve ayakları yere basan erkeklerken, Murat tam tersi hep umursamaz ve uçarı olmuştu.

Ailesi altın işletmeciliğiyle uğraşıyordu ve uzun zamandır bu sektörün içindeydiler. Kemal ve Yiğit Hazinedaroğlu, üniversiteyi bitirir bitirmez holdingde çalışmaya başlamışlar ve babalarına destek olmuşlardı. Murat ise üniversiteyi bitirdikten sonra beş sene kadar aylak aylak gezmiş, holdingin kapısından içeri bile girmemişti.

Murat 1.90'ı aşkın boyu, geniş omuzları ve atletik yapısıyla oldukça dikkat çekiciydi. Koyu renk dalgalı saçları, bal rengi gözleri ve çenesindeki gamzesiyle her daim kadınların ilgi odağı olmuş, kendisi de bu ilginin tadını çıkarmayı ihmal etmemişti. Hayatında sadece bir kez gerçek anlamda ciddi bir adım atmış ama ne yazık ki onu da eline yüzüne bulaştırmıştı. Aile dostları Soyder'lerin kızı Ayşen'e aşık olmasa da bu durumun çok üstünde durmayarak kızla evlenmiş fakat kısa süre içerisinde büyük bir hata yaptığının farkına varmıştı. Evlenmeden önce Ayşen gayet uysal ve uyumlu bir profil çizerken aynı evde yaşamaya başladıktan sonra yavaş yavaş değişmeye başlamış, dominant tavırlarıyla Murat'ı çileden çıkarmaya başlamıştı. Ayşen'le aynı dili konuşamamak, sürekli tartışma içerisinde olmak, kızın bitmek bilmeyen hırsları, Murat'ın başına buyruk davranışları haliyle bu evliliğin iki sene içerisinde tükenmesine sebep olmuştu. Murat daha fazla bu işkenceye dayanamayacağını anlayınca boşanmak istemiş, Ayşen de Murat'ı istediği gibi yönetemeyeceğinin farkına varınca bu boşanmayı itirazsız kabul etmişti. Bu ayrılıktan sonra Murat bir daha evlenmeyeceğine yemin etmiş ve kendini gece hayatına vermişti.

Sabah gözlerini açtığında Murat zamanında ettiği bu yemini düşünüyordu. Ağzından böyle bir cümle çıkmıştı ama şu an için ettiği tüm yeminler onun için anlamsızdı. Kendini bildi bileli Sıla hayatının hep odak noktasında olmuştu. Evlendiğinde bile bu durum hiç değişmemiş, hatta bu yüzden Ayşen'le karşı karşıya bile gelmişti. Bunca zaman içinde Sıla'ya karşı uyanan ve onu bir hayli rahatsız eden hisleriyle baş etmek için çok uğraşmış, kızı kendine yasak bilmişti ama aslında bu çabasının ne kadar aptalca olduğunu şimdi anlıyordu. Oysa zamanında Emre'nin karşısına geçip hislerinden bahsetse, onu daha da çıkmaza sokan bir evliliğe hiç adım atmayacak, belki de Sıla'yla çok daha mutlu ve huzurlu bir hayatı olacaktı.

Bir an sonra Sıla'nın evlilikle ilgili sözleri aklına gelince suratı asıldı. Ne yapıp etmeli, Sıla'yı bu evliliğe ikna etmeliydi ama işinin çok zor olacağının farkındaydı. Üstelik Sıla'yı ikna etse bu sefer de karşısında Emre engeli vardı. Her ne kadar Emre'nin o geceki tepkisini bir anlamda haklı bulsa da içten içe ona çok kırgındı. Kendisini en çok kıran Emre'nin onun hakkında sarf ettiği sözler olmuştu. Ama her ne kadar kırgın olsa da dostunun ne kadar yufka yürekli olduğunu bilirdi. Dolayısıyla bir şekilde onunla konuşmalı ve yumuşamasını sağlamalıydı.

Yataktan kalkıp üzerini giydikten sonra holdinge gitmeden evvel Sıla'nın yanına uğramaya karar verdi. Kızı görmeden duramıyor, sürekli merak ediyordu. Hamileliliğin her anında Sıla'nın yanında olmak istiyor, bu şekilde ondan uzak olmak kendisine işkence gibi geliyordu.

Arabasına bindikten sonra önce patisseriye uğrayarak Sıla'nın en sevdiği çikolatalı kruvasanlardan aldı. O an yakında kızın aşermelerinin başlayacağını düşünerek kendi kendine gülümsedi.

Yarım saat kadar bir süre sonra Sıla'nın atölyesine girdiğinde doğrudan kızın odasına yöneldi. Kapıyı açtığında Sıla'yı bitkin bir halde otururken buldu.

"Günaydın annelerin en güzeli!"

Murat keyifli bir şekilde Sıla'nın yanına gittikten sonra eğilip kızın yanağına minik bir öpücük kondurdu.

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin