siebzehn ✿ chaos in dorm

2.6K 310 76
                                    

Eylül 2015

"Artık bir seçim yapmanızın zamanı geldi çocuklar."

Aylardır huzursuzluk ve rahatsız edici sessizliğin hüküm sürdüğü eskiden neşeli olan Bangtan yurdunda, altı üye koltuklara oturmuş düşünceli tavırlarla Bang Pd'nin dediklerini dinliyordu. Önceden kahkahalar inletirdi bu krem renkli devasa salonu, şimdi yalnızca sıkıntılı nefes ve saatin umutsuzluğu fısıldadığı tik tak sesleri vardı. Mutsuzdu hepsi, o gittiğinden beri değişmeyen tek şey buydu.

Kahve-beyaz tonlarındaki ekose gömleğinin kollarını yukarı doğru sıyırıp saç diplerinden aşağıya doğru süzülen ter damlalarını silme gereği duymayan başkan kendisinin bile söylerken parçalanacağı cümlesini zorlukla döktü dilinden.

"Ya onun artık aramızdan tamamen ayrıldığını kabul edip yolunuza zor da olsa devam edeceksiniz, ya da onun yasına boğulup Bangtan olmayı bırakacaksınız. Ki emin olun ikincisi Yoongi'ye yapıp yapabileceğiniz en büyük haksızlık olur."

"Ona gruptan ayrılmasını söylediğinizde Bangtan'ı zaten bitirmiştiniz. Şimdi neyin tercihine zorlandığımızı anlamıyorum." Aylarca içinde biriktirdiği nefreti tek cümleyle ifade etmenin rahatlığını acı bir şekilde yaşayan Jungkook, grubun en küçüğü olmasına rağmen ilk sözü almaktan çekinmemişti. Şu ana kadar yaşadığı her şey, aklından geçen her düşünce söze dökülemeden köpük olup suya karışmıştı bedeninde. Aynı şeyin bu sefer olmasına izin vermeyecekti, hayır, bundan sonra asla.

"Yoongi'yi gruptan çıkardım çünkü öyle yapmam gerekiyordu Jungkook. Zimmetine para geçirmek, hele ki o kadar yıllık stajyerlikten sonra yapılabilecek en kalleşçe şey. Fakat şuan farkındaysan olay Yoongi'nin grupta olmamasından çok daha farklı bir boyutta."

"Evet." diye söze katıldı ellerini kenetleyip yarım saattir parke zemini izleyen Taehyung, "Olay daha farklı bir boyutta çünkü Yoongi hyung kayıp. Bunun ne anlama geldiğinin farkında değil misiniz gerçekten? Adam olayların ardından Kanada'ya kaçıyor ve bir daha haberini alamıyoruz, iki soruşturmanın ardından sonuç alamadık diye de onu yok sayıp şarkı yapmaya devam mı edeceğiz gerçekten? Bu mudur yani?"

Kayboluşunun ardından ne telefon sinyaline ne de kiraladığı arabaya ulaşılabilmiş eski grup arkadaşlarının sır gibi bir ölüme kurban gittiğine kimse inanmak istemiyordu. Big Hit her ne kadar anlaşmalarını feshetse de Kanada'daki tüm birimlerle kontağa geçip günlerce arama çalışmalarını yakından izlemişti. Hatta Bangtan'ın ısrarı üzerine onları göndermeyi reddedip kendi bile gitmişti ama sonuç nafileydi. Min Yoongi yer yarılmış içine girmişti sanki. Koca Kanada'da nereye gitmiş, kimlerle muhatap olmuştu kimseler bilmiyordu.

Bu süreçte üyelerin her biri ayrı ayrı psikolojik destek görmüş, yaşadıkları şeyle baş etmeye çalışmışlardı ama olmuyordu işte. Banyosundan mutfağına her köşesine anılar sinmiş olan bu yurtta kalmak, her seferinde ondan haber alamadan geçen saniyelerde hayata gülümsemek çok zordu hepsi için. Özellikle kendi iç sesiyle ruhunu milim milim tüketen yarısı akmış turuncu boyalı saçları bakımsızlıktan solmuş Jimin için, felaketti.

Suçunu itiraf etmeyi defalarca denese de her seferinde tıkandığını hissediyor vicdan azabının karanlık dumanında eriyip gidiyordu. Eğer en başından bu hayata gözlerini açmasaydı en sevdiği ağabeylerinden birinin yok oluşuna neden olmayacaktı. Ailesine, arkadaşlarına ve tüm sevdiklerine ancak en başta Yoongi'ye böyle acılar çektirtmeyecekti. Herkes daha mutlu ve kendi iç benliklerinin huzuruyla dopdolu yaşam dolu olacaktı. Fakat yapmıştı işte, hala da sürdürüyordu yüzsüzce. Söyleyemiyordu yaptıklarını, kendisinden nefret edeceklerine emin olduğu için. Yalnızca kardeşinin sevgisiyle de yaşardı elbet ama ağabeylerinden kopmak, kardeşinin bile telafi edebileceği bir yara olmazdı. Bu nedenle en iyi yaptığı şeyi yaptı sohbetin ortasında, koltuk yastıklarından birini alarak kucağına koydu ve kendini geri çekerek sustu.

wild child | myg  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin