43. Bölüm "DERSAADET"

39.1K 1.2K 708
                                    


Herkese günaydın! Uyandığımdan beri bölümü bitirmek için uğraşıyorum ve sonunda bitti😅 Biraz gecikti biliyorum ama elimden gelenin en iyisi bu oldu ;( yeni kapağımız için @soranoldumubeni 'e tekrar teşekkür ediyorum 🖤 Önünüzde upuzuuun bir bölüm var, oy vermeyi ve yorumunuzu belirtmeyi unutmayın. Bölümün sonundaki parodi hesap adreslerine göz atmanızı öneririm, iyi okumalar.

~

Kaygılar içinde yüzmek insanı bir noktadan sonra kaygısızlaştırır. Bir zamanlar içini buruş buruş edecek kadar korkutan şeyler artık sıradan gelebilir. İçin, zihnin veryansın edip artık ne olacaksa olsun diyebilir. Bazıları sizden korkuyu alabilir.

Korkuyla yaşamaktansa artık bir an önce atlatmayı insan dileyebilir. Kendi belasını kendi arayabilir. Bütün yıkımları göze alıp tek isteği o çok korktuğu korkuyu bir an önce yaşamak olabilir. O korkuyu artık yaşayabilmek için yalvaracak kıvama gelebilir, o korku tek isteği haline gelebilir. Çünkü korkuyla yaşamak, yarım yaşamaktır.

Zaten karşılıksız aşk yaşayan biri olarak oldukça yarım, eksiktim. Şu korkuyu, kaygıyı silmek istiyordum artık. Ne olacaksa olmalı ve yoluma bakmalıydım.

Kapıyı parmaklarımın mafsalıyla tıklayıp kafamı arkaya çevirdim ve son kez kıza bakmak istedim, sırtı bana dönük kaldırımda yürüyordu. İster istemez kaşlarım çatıldı ve o kızın davette gördüğüm kız olabilme ihtimalini tarttım. Oysa neden gidiyordu? Ne konuşmuşlardı? Tam göremesem de o gün az çok gözlemlemiştim, bu kızla benzeşmiyordu. Yine de emin olmak mümkün değildi çünkü o günden kalanları yarım yamalak hatırlıyordum.

Kapıdan ses çıktığında önüme döndüm ve yavaş yavaş aralanan, Hakan'ın kafasını ardından uzattığı kapıya baktım. Sorgulayan bakışları beni bulduğunda gevşedi ve kapıyı tamamen açarken tanıdık bir ifadeye büründü. Açık mavi renkteki gömleğini üzerine yeni geçirmiş gibiydi. En alttan başlayarak düğmelerini ilikliyordu. Gövdesinin görünen kısmı nefis kabartıcıydı, gergin duran karın kaslarının iliklenen düğmelerle beraber üstü örtüldü.

İçeri geçtim ve Hakan kapıyı iterken kapının ağzından ileri dahi gitmeden ilk önce çantamı yere bırakıp ardından Hande'nin montunun fermuarını indirdim. Sonrasında, "O kız kimdi?" diye sordum kafamla kapıyı işaret edip.

Rahat gözükmeye çalışarak, "Hizmetçi," diye cevap verdi kısaca.

Montu kollarımdan sıyırırken gözlerimi kıstım. "Yalancı."

Tek eliyle sol tarafındaki salonu işaret etti. "Yerlere bak."

Kafamı çevirdim ve dediği üzere yerlere öylesine bir baktım. Tamam, pırıl pırıl gözüküyorlardı. Hatta sadece yerler değil salona olduğu gibi bir kadın eli değmişti. Gerçekten çalışan olmalıydı. İkna olmuş vaziyette önüme döndüm ve tek elimin işaret parmağıyla Hakan'ın hala tamamını ilikleyemediği gömleğini gösterip "Bunun için de ayrıca bir para alıyor mu?" diye sordum.

Bu sırada çantamı ve montu kenarda duvara yaslamıştım. Hakan daha cevap veremeden hiç konuşmadan, asık suratımla, hızlı hızlı en yakın oda olan mutfağa ilerledim ve bir sandalye çekip sinirli sinirli oturdum. Ben okulda Hakan yüzünden Çağatay'la tartışıyordum ama beyfendi burda kız götürüyordu! Bu oyundan zararlı çıkan birtek ben mi olacaktım? O hiç sıkıntı çekmeyecek miydi? Salak!

Göz ucuyla Hakan'ın kapıda belirdiğini görsem de ondan tarafa hiç bakmayıp kafamı çevirdim. Yavaş adımlarla yanıma kadar gelip yanımdan bir sandalye çekti ve oturdu. "Sen nerden biliyorsun bunları?" diye sordu sonrasında, şaşırmış gibiydi.

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin