Tanışma

7 3 0
                                    

Ahmed yine baş başa kalmıştı ama mutluydu. Eve vardı. Bir çay koydu. Koltuğuna oturdu. Yaren'i yani Nurefşan'ı düşünmeye başladı.

Gözleri ne kadar güzeldi ya Rabbi... Ya elleri, yumuşacıktı. -Tutmamıştı ama öyle hayal ediyordu.-

Dalıp gitmişti. Bir süre sonra mutfak aklına geldi. Çay koymuştu ya aklından uçup gitmişti. Acaba kaç saat geçmişti üzerinden, 'Çaydanlık şimdiye yanmıştır' diye düşündü ama koyduğu gibi duruyordu. Bir bardak aldı. Koltuğuna tekrar oturdu.

Kendi kendine gülüyordu 'Ne hale düşürdün beni deli kız' diye mırıldandı. Efkârlandı. Bir de sigara yaktı. Çektikçe içine özlemi artıyor yarın olsa diyordu.

Dayanamadı pencereden baktı. Karşı ki duvarda YAREN yazıyordu. Bu zamana kadar hiç görmemişti. Çok şaşırmıştı. Hemen aşağı indi. Dışarı çıktı.

Duvarın yanına varıp yazıyı düzeltmeye başladı. Silinmiş yerleri tekrar yazıyor, güzellik katmak için çiçekler çiziyordu yanına...

Gece olmuş saat on ikiyi geçiyordu. Yatağa uzandı ama uyuyamadı. Yatağında döndü döndü döndü... Uyuyamadı. Gözleri hiç gitmiyordu önünden...

Sabah olmuştu. Aceleyle kalktı. Dışarı attı kendini. Yaren'in sokağına vardı. Yaren'de sokak başında bekliyordu.

- Günaydın, dedi Ahmed.

- Günaydın.

Elini aşığına uzattı. Tutuşturdu. Utandı. Yüzü kızardı.

Ahmed'in annesi ve babası ayrıydı. Bir kız kardeşi bir de küçük erkek kardeşi vardı. En büyükleri kendisiydi. Yirmi iki yaşındaydı.

Yaren'i vardı ya oturduğu yer Bursa'nın en güzel mahallesiydi. Kendisi böyle derdi. Soranlara 'Nurefşanımın Sokağı, Nurefşanımın mahallesi' diye tekrar söylerdi.

Annesi İstanbul da, babası ise Almanya'daydı. Kim bilir ne sebep olmuştu da ayrılmışlardı. Babası başka bir kadınla evlenmişti. Sadece bunu biliyordu.

Babasına ve annesine kızarak onlardan ayrılmış, Bursa'ya yerleşmişti. Çalışmıyordu. Yaşlı bir teyzenin evinde kiracıydı. Sader Teyze'nin işlerini halleder kirayı ödemezdi. Böyle anlaşmışlardı.

Buraya geleli iki yılı geçmiş, Yaren'i göreli daha birkaç ay olmuştu. Ahmedciği özlemişti. Uzun zaman olmuştu görmeyeli. Küçük kardeşini böyle seviyordu. İsmini kendisi koymuş 'Murad olsun' deyip kimseye söz bırakmamıştı. Babası küçük kardeşini hiç görmemiş öylece bırakıp gitmişti. Birde Ayşecik vardı. Daha on yaşındaydı. Babasıyla beraber, annesine çok benzediği için Ayşecik demişlerdi. Annesinin adı Ayşe, babasının adı ise Hasan'dı. Kız kardeşine Gülcan ismini koymuşlardı. Ah o günler, ne kadar da mutluydular...

Yine dalmıştı. Yaren elini yüzünün önünde sallıyordu.

- Ne oldu Ahmed, dedi Yaren

- Bir an daldım. Annemi ve kardeşlerimi düşünüyordum. Ellerin çok sıcak ve yumuşacık...

Yaren, Ahmed'in bu sözlerinden sonra sanki uyumuştu da uyandı. Ellerini çekti heyecanla...

- Ben ellerini tutamam Ahmed, Allah'tan korkarım. Nasip olsun ilerde inşallah ileride tutarım sıkıca. Ne olur kırılma bana.

- Kırılmak olur mu hiç Yaren? Tabi ki de tutma. Bu beni daha da mutlu eder.

Yaren duyduklarından sonra mutlu olmuştu. Kendi hayatı geçiyordu gözlerinin önünden. Ahmed'in dalgınlığı hayallere salmıştı. Yaren dalıp gitti. Hem anlatıyor hem de o günleri tekrar yaşıyordu.

Babası ve annesi O'nu medreseye göndermişlerdi. Daha 6 yaşındaydı. Hem okulunu hem de medresesini okuyordu. Beşinci sınıftan sonra okulunu bıraktı. Medreseye devam etti.

Kuranı ezberleyen Yaren hiç 'âşık olamam, evlenemem' demişti de büyük konuşmuştu. Ahmed nereden çıkmıştı karşısına, hem de daha yeni medrese hocalığına başlamıştı.

Yaren yirmi yaşındaydı. Annesi, babası ve bir de abisi vardı. Dindar bir aileydi. Huzurlu, mutluydular.

Annesinin adı Zeynep, babasının adı Ali'ydi. Abisine ismini babası koymuş, 'Muhammed' demişti 'Muhammed Mirza olsun.' Muhammed Mirza doğduğunda aile büyükleri çok sevinmişlerdi. Yaren doğunca da bir başka mutluydular.

Abisi evlenmemiş okuyordu. Doktorasına başlayacaktı. Doktor olacaktı. Muayene hanesi olsun istiyordu. Bir süre sonra da evlenmeyi düşünüyor hayaller kuruyordu Muhammed Mirza.

Yaren medrese de hocaydı. Her sabah çıkar çocukları ile buluşurdu. Medreseye giderken Ahmed'i ihmal etmez, O'nu da izlerdi. Cesaretini topladığı bir günün sabahında onunla buluşacaktı, istediği olmuştu.

İkisi de dalıp gitmişti. Kendilerine geldiklerinde buluştukları bankta oturuyorlardı. Ahmed her zaman ki gibi su almaya gitti. Bu kez Yaren içti yarısına kadar, yarısından sonra da Ahmed.

Günler hızlıca geçip giderken böyle, kış bitmiş ilkbahara giriyorlardı. Kuşların cıvıltıları, çiçeklerin kokuları, yemyeşil olmuştu her yer...

NurefşanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin