12 - Serseri

62K 2.2K 209
                                    

Medya: Hazan BANNISTER

Ateş'in parmakları saçlarımı kökünden kavrayınca ikinci şoku yaşadım. Saçlarımı çekerek başımı yukarı kaldırdı ve dev alev yanan gözleriyle gözlerimin içine baktı. Yüzüme doğru eğilirken aklının gidip geldiğini görebiliyordum.

"Özür dile," dedi. Her kelimesini vurgu yapıp buz gibi sesiyle kalbime oklarını geçirdi.

"Canımı acıtıyorsun" diye tısladım. Mavi gözleri sinirden genişlemiş bilemediğim bir şekilde mavi harelerine yerleşmişti.

"Özür dile," dedi. Bu sefer sesi daha karanlık ve ürkütücü çıkmıştı. Başını sağ tarafa yatırarak kusursuz yüzünü yüzüme yakınlaştırmaya başladı. Dolgun dudakları vahşi bir şekilde aralanmıştı.

"Bırak canım yanıyor görmüyor musun?" Diye inledim. Gözlerim benden bağımsız bir şekilde yaşlarla dolmaya başlayınca Ateş saçımı biraz daha çekti.

"Amacıma ulaşıyorum o zaman" diye mırıldandı. Nefesi yüzümü yalayıp geçti. Sesi keskindi saçlarımı onun ellerinden kurtarmaya çalıştım ama, parmakları bu sefer de koluma sıkıca kenetlenmişti.

Beni kolumdan tutup bir hışımla duvara doğru itip öğretmen sandalyesine tekme atınca öyle korktum ki, ellerimle yüzümü kapatarak hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım. Ateş keskin yüz hatlarıyla o kadar çok korkunç görünüyordu ki; kasılan çenesi seğiriyor, çatılan kaşlarının arasından ateş püskürüyordu.

"Allah kahretsin" diye kükredi. Deli gibiydi yüzü bana dönük olmasa da çenesindeki bir kaç kasın seğirdiğini hissedebiliyorum.

Ellerini ceplerine atıp sigara paketi çıkardı, bir dal alıp duraklarına koydu. Çakmağı çıkarıp eliyle siper ederek sigarasını yakıp derin derin içine çekti. Gözlerini kısıp dumanını ağır ağır üflerken bakışlarını bir an olsun benden ayırmadı. "Özür dileyecek misin? " deyip sigarasından derin bir nefes daha aldı. Bu kez dumanı yüzüme doğru üfledi.
Rahatsız olarak elimi sallayıp dumanı dağıtmaya çalıştım.

"Hayır" diyerek ayak direttim.
Bana bir kaç adım attı bende ne kadar ondan kaçma isteğinde bulunsam da arkamdaki boş duvarı görüp duruyordum.

Ateş'in mavi gözlerine yayılan şaşkın ışık bir kaç saniye içinde yerini acımasız bir parıltıya bıraktı. Yüz ifadesi sertleşirken gözlerini kısarak üzerime doğru yürüdü. Yırtıcı bakışlarına ürkekçe karşılık verirken birkaç adım gerilemek zorunda kaldım, gidecek yerim kalmayınca sırtım duvara dayandı. Hissettiğim korku bir sis gibi üzerime çöküp bedenimin her santimini sararken dehşet midemde düğümler oluşturdu. Kalbim her saniye daha hızlı atmaya başladı, yaşadığım paniğin yoğunluğu beni nefessiz bırakıyordu.

Ateş bana yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı...

Iç güdülerim her ne kadar kendimi geri çekmem için bağırsa da beynim bunu yapmanın tehlikeli olacağını haykırıyordu. Bu yüzden sabit durmaya gayet ederken nefesimi bile tutmuştum.

Ellerini başımın iki yanına koyarak ciddi bir ifadeyle gözlerimin içine baktı. Sonra hızla çenemi avuçlayarak sıkmaya başladı. Tutuşu o kadar sertti ki canım acıyordu. Beni öldürmek istiyormuş gibi vahşi bir ifadeyle gözlerimin içine bakarken, "demek dilemiyorsun ? küçük fare.." karanlık, öfkeli korkutucu şekilde tehlikeliydi. Ah pardon, o tehlikeli değildi, tehlikenin vücut bulmuş haliydi.

Korkum gitgide artarken "bırak!" deyip onu itmeye çalıştım, ama faydasızdı, o çok güçlüydü. Bir eliyle sıkıca çenemi tutarken, birden diğer eliyle sigarasını boynuma doğru yaklaştırdı.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin