41. BÖLÜM

310K 8.5K 995
                                    

Bölüm kısa çünkü bir önceki bölümün devamı niteliğinde.

Eylül odadan çıktıktan sonra sinirden titrer bir vaziyette aşağıya indi. Bugün önce o Özkan denen densiz, ardından da Aslan sinirlerini alt üst etmişti. Bir gün için bu kadarı fazlasıyla yetmiş, hatta artmıştı bile. Arabaya bindikten sonra içi içini yiyerek Sıla'yla buluşacakları mekâna gitmeye başladı. Yaklaşık yarım saat sonra mekana vardığında Sıla'nın çoktan gelmiş olduğunu gördü.

İki kız birbirlerine sarıldıktan sonra karşılıklı oturup sohbete başlamışlardı.

"Nasılsın Eylül? Uzun zamandır baş başa kalamıyoruz. Seninle konuşmayı çok özledim." Sıla'nın inceler gözleri Eylül'ün üzerindeydi.

Eylül "Ben de çok özledim," dedi sıcacık gülümsemesiyle. Kısa bir es verirken bakışları gölgelendi. "İyiyim demeyi çok isterdim ama durumları biliyorsun."

Sıla üzgün bir ifadeyle kafasını sallarken, "Biliyorum," dedi. "Ve çok üzgünüm. İşten de ayrılmışsın. Niye yaptın bunu Eylül?"

"Başka çarem kalmadı..."

Sıla, Eylül'ün ruhen ne kadar kötü bir durumda olduğunu görebiliyordu. Kızın bakışları değişmiş, sadece yüzü değil bedeni de incelmişti.

"Canım benim, inan seni anlayabiliyorum. Gördüğün şeyi mantıklı cümlelerle açıklayabilmek çok zor. Ama şunu bilmeni isterim ki her şey o kadının oyunu. Abim asla öyle bir şey yapmaz. Hele seni böylesine seviyorken. O seni tahmin ettiğinden de çok seviyor. Sen gittikten sonra ne kadar yıkıldığını anlatamam."

Bu sözleri dinlerken Eylül'ün boğazı düğümleniyor, gözlerine dolan yaşları geri itmeye çalışıyordu. Şu anda ağlamanın hiç sırası değildi.

"Ne diyeceğimi bilemiyorum. Gördüğüm manzara kolay kolay kaldırabileceğim bir şey değildi."

Sıla Eylül'ün ağlamak üzere olduğunu fark edince kızın elini tutarak, "Ağlayabilirsin, kendini tutmana gerek yok," dedi.

Eylül sanki bu sözü bekliyormuş gibi bir anda kendini serbest bıraktı. Gözyaşları sicim gibi inerken Sıla yerinden kalkarak yanına gelmiş ve ona şefkatle sarılmıştı.

"Ağla canım, rahatla..."

"Çok üzgünüm Sıla. Bunların hiçbiri olmamalıydı. Tüm bu yaşananlar kötü bir kabus gibi..."

"Haklısın ama eminim her şey düzelecek. Siz yine eskisi gibi mutlu olacaksınız."

Sıla Eylül'ü geriye doğru çektikten sonra masanın üzerinde duran peçeteyi alarak kızın gözlerini silmeye başladı.

"Şimdi daha iyisin değil mi?"

Eylül, "Evet" dedi üzgün bir sesle. "Kusura bakma bu aralar çok sulu gözüm."

"Sorun değil. Beni hatırlamıyor musun? Bundan bir ay öncesine kadar ben nasıldım. Gözyaşım hiç dinmiyordu. Üstelik benim yaşadıklarım da hiç kolay değildi."

"Peki şimdi her şey yolunda mı? Murat seni üzmüyor değil mi?"

Sıla hafifçe tebessüm ederek, "Kısmen yolunda diyebilirim," dedi.

Eylül kaşlarını yukarı kaldırdı. "Kötü bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Yok yok, merak etme. Murat bana karşı oldukça iyi. Ama..."

Eylül Sıla'nın duraksadığını görünce "Ama ne?" diye sordu.

"Biz hala gerçek bir evli çift gibi değiliz."

Aşkın Dayanılmaz ÇekiciliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin