Medya: Efsa/Duru
Rakı Plaki - İhanet
Jacob Lee - Demons
Bazı acılar vardır, fiziksel olmayan acılar. En ağır acılardır bunlar; insanı içten içe yakar ve en sonunda kül ederler. İlacı yoktur bu acıların, sadece zamandır çaresi. Canım yanıyordu, canım çok yanıyordu. Çaresi yoktu, ilacı yoktu. Saf acı vardı.
Artık ne gözyaşları anlatabiliyordu çaresizliğimi ne de haykırışlar. Her şey fazla geliyordu artık. Esra'nın yanarak can verişini hatırladım, bir can daha çıktı içimden. Ardından az önce sevdiğim adamın başka bir kadınla yüzük takışı doldu zihnime. Acı çok fazlaydı, acı her yerdeydi.
"Aleda." Dedi Ateş. Ardından saçlarımı okşadı, beni göğsüne çekti. Şuan sığınabileceğim tek limana, ona sığındım. Hıçkırıklarım arasında rahatlatıcı kokusunu içime çektim. Şefkatle öptü saçlarımı. Kimdi bu adam, bana neden evdeymişim gibi hissettiriyordu, neden ona korkutucu bir şekilde güveniyordum?
Bir insandan hoşlandığında neler hissedildiğini biliyordum, bir insana aşık olduğunda neler hissedildiğini biliyordum ama bu his hiçbir hisse benzemiyordu. O bambaşkaydı, tarif edemiyordum. O benim Leon'umdu. Kısa zamanda hayatıma girmiş ve büyük bir rol almıştı.
O beni anlıyordu, bana güç veriyordu.
"Canım çok yanıyor Ateş." Sesim acı doluydu. Ölmek üzere olan bir insanın son yakarışları gibiydi.
"Yanacak, daha da yanacak." Kulağıma fısıldadı. "Hiçbir zaman da unutmayacaksın yaşadığın acıyı. Ama bir bakacaksın ki artık acımıyor, sadece hatıralarda." İrkilerek uzaklaştım ondan. O da karısını, sevdiği kadının başka bir adamla evlenişini izlemişti. Ne kadar acı bir şeydi.
"Sen güçlü bir adamsın." Önce çocuğunu kaybetmişti, sonra ise karısını.
"Sen de güçlü bir kadınsın Aleda." Güçlü müydüm? Hiçte öyle hissetmiyordum.
Bugün çok fazla içmiştim, içersem belki unuturdum diye düşünmüştüm ama hiçbir şey unutulmamıştı. Acı hala yerindeydi, uyuşmamıştı.
Aniden gelen öğürmemle, lavaboya bile gidemeden kusmaya başlamıştım. Kendi üstümde, Ateşin üstünde ve salonu berbat etmiştim. Öğürmelerim bitince kafamı suçlu bir şekilde kaldırdım.
"Özür dilerim." Dedim suçlu bir çocuk gibi.
"Git banyoya gir, bende şurayı temizleyeyim." Sesinde kızgınlık yoktu, hatta alay vardı. Dediğini yaptım ve banyoya koştum. Üzerimdeki kusmuklu siyah elbiseyi iğrenerek çıkardım. Bu elbiseden de, bu geceden de, her şeyden nefret ediyordum.
Karan geldi yine aklıma, sarılışı, birlikte uyuyuşlarımız, öpüşü, ruhumu okşayan sözleri, güzel gözleri. Bir hıçkırık kaçtı dudağımdan. Suyun altına girdim ve ağlamaya devam ettim ama ne kadar ağlarsam ağlayayım bu acı hiç dinmeyecek bir acıydı.
Banyodan zorlukla çıktığımda Ateş'in pijama takımlarından birini giymiştim. Bedenime fazlasıyla bol olan pijama altının ipini sıkıca bağlamıştım, tişörtte kaçlamın bir hayli altında bitiyordu. Makyajım banyoda tamamen akmış ve temizlenmişti. Gözlerim ağlamaktan şişmişti. İyi değildim. Islak saçlarımla Ateş'in yatağına girdim.
Kapı çaldı, ardından Ateş girdi odaya. O da üzerini değiştirmiş ve salonu temizlemişti.
"Özür dilerim, iş çıkarıyorum sana da sürekli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRALIK CEHENNEM
ActionAksiyon 1. sıra 30.09.2017 Yalnızdı. İlk doğduğu andan itibaren, emeklemeye başlarken, ilk harflerini söylerken ve büyürken. O hep yalnızdı. Kimsesiz büyümüştü ona yabancı insanların arasında. O kimsesizdi. Tüm hayatı boyunca tek istediği şey sade...