16 - Kütüphane

56.1K 2.3K 560
                                    


Başlama saati buraya ..

Zilin çalması ile Didem'le kol kola sınıfa gittik. Edebiyat dersi bitmişti ama Ateş hala görünürde yoktu. Acaba hala müdürün yanında mıydı? Yok canım o kadar uzun süre müdürün yanında kalıp ta ne yapacaktı mangal yapacak hali yoktu ya . Ben neden onu bu kadar çok merak ediyordum? Her neyse canı cehenneme. Ama bugün bir yere gitmemeli veya kaybolmamalıydı sonuçta burada olmasını istememden bir çıkarım vardı. Koskoca kütüphaneyi ben tek başıma düzenleyemezdim sonuçta. .

Didem hoşsohbet biriydi sınıfa gidene kadar sohbet ettik. Benim moralimi yerine getirebilmek için birbirinden ilginç şakalarla beni güldürmeyi başarıyordu.

Sıralarımıza geçtikten bir müddet sonra sınıfın kapısı açıldı ve içeri girenin hoca olma ihtimaliyle tam ayağa kalkacakken birden sınıfa bir öğrencinin girmesiyle ayağa kalkanlarda oturmuştu. Sınıfa giren öğrenci boynunda kırmızı yazılarla nöbetçi öğrenci kartı asılı bir çocuk içeri girince uğultular devam etti.

Nöbetçi öğrenci, öğleden sonra toplantı olduğu için derslerin boş geçeceğini ve isteyenin eve gitmesi gerektiğini söyledi. Sınıfta birden sevinç çığlıkları yükselirken uğultular da artı. Kimileri öğleden sonrası için planlar hazırladı kimisi direk eve gideceklerini konuştu ben ise dudaklarımı bükmüş alerimle kafamı sıkıp karalar bağlamış bir şekilde masaya bakıyordum. Herkes öğleden sonrası için planlar yaparken benim temizlemem gereken kocaman bir kütüphane vardı. Niye bu kadar şansızdım ki ben.. normal geçen bir günün olamaz mıydı ya! Off..

Bugün sözde şirkete gidecektim ilk defa gidişim olacaktı. Hem babamın ortağı ile de görüşebilecektim . Neden bu kadar şansızım ki.

Yorucu dersin ardından Didem ile vedalaşıp kütüphaneye doğru yol almaya başladım. Yol boyunca da Ateş'in gelmesi için dua ettim. Aslında dünkü dehşetül vahşet halinden sonra onun bulunduğu ortamda asla bulunmamam gerekiyordu ama koskoca kütüphaneyi tek başıma bitiremeyeceğim için onun gelmesinden başka çarem yoktu. Hem birlikten kuvvet doğardı boşuna dememişler bir elin nesi var iki elin sesi var diye.

....

Okul çoktan, boşalmıştı. Ama ben hala kitapların çeyreğine bile düzenleyememiştim. Telefonumdan müzik açmış ve can sıkıntısını gidermek için çalan şarkılara eşlik ediyordum. Yani övünmek gibi olmasın ama benim gerçekten çok iyi bir sesim vardı Almanya'dayken şarkı yarışmalarına katılıyor ve çok sayıda birinci oluyordum hayalim hep konservatuar okumaktı ama işler böyle olunca da artık vazgeçtim mimarlık okumak en iyisiydi sanırım. Ama konservatuar da hala aklımın bir köşesinde yer edinmişti.

Kitapları hızla yerlerine yerleştiriyor arada da Ateş'e sövmeyi ihmal etmiyordum. Hayır yani ben ne diye derse çabuk gelmiyordum ki . Buda benim cezamdı işte. Bu cezanın altından da kalkabilirdim sonuçta ben Hazan Bannister 'im ne tür zorluklar altından gelmişim ufacık kütüphaneyi mi bitirmeyecektim ben! 'Ufacık mı?' diye bağırdı iç sesim. Evet belki biraz büyük sonuç olarak bunun da üstesinden gelebilirdim. Hem ne kaldı ki kitapların çoğunu düzenledim. Çoğu gitti azı kaldı ama çok yoruldum. Evet Hazan az kaldı biraz daha sık dişini.

Okuldan tamamen sesler kesilmiş nefes alışverişim dışında herhangi bir ses gelmiyordu. Sanki bir boşluğun içine düşmüş gibiydim her yere sessizlik hakim gibiydi.

Saatler ilerledikçe panik yapıyordum. Çünkü işim hala bitmemişti ve karanlık çökmeye başlamıştı bile. Ne yalan söyleyeyim açlıktan olsa gerekti başım da dönmeye başlamıştı. Lanet olsun ! Onca işin arasında bide bu baş dönmesi çıkmıştı ortaya. Kafamdaki olumsuz düşünceleri bir kenara itip işime odaklandım. Rafların önüne bir sandalye çekerek en üst kattaki kitapları tek tek düzene koymaya başladım. Kitapları düzenlerken dengemi kaybettim ve hemen rafa tutunarak dengemi sabit tutmayı başardım. Tabi o sırada raftaki bir düzine kitap da yere düştü. Ve insanı sağır edecek tonda bir ses çıkınca hemen elimle kulaklarımı kapattım.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin