ASABÎ

5.Bölüm

" Görmedin yani "

"Görmedim diyorum ya oğlum anlamıyormusun."

Huzeyfe iki gün önce yaşadığı hadisenin etkisinden bir türlü çıkamamıştı, onun bu hali dostlarının gözünden kaçmadı ve duruma el atmak istediler.

Sabah erken saatte emniyete gelen huzeyfe girişteki ekip arkadaşlarına selâm verip odasına doğru ilerledi.

Masasının başında sabahlayan devresini görünce suratını ekşitti.
Hamza baş komiserin  sabaha kadar çalışıp sabahlaması emniyet tarafından alışılmış bir durumdu lâkin Huzeyfe bu duruma deli oluyordu.

"Adama lüx ev dizdik hâlâ burda sabahlıyor."

Zaten içi geçmiş olan henüz dalmamış Hamza başını masadan kaldırıp kısık gözler ile Huzeyfeye baktı.

"Sen kendine bak oğlum. Kaç gündür düşünce yumağına döndün."

Odaya pat diye dalış yapan poyraz
Elinde iki çay ile girmiş hatta bodoslama girişi sonucu bardaklarda dudak payı oluşmasına neden oldu.
Çayın bir kısmı dökülmüştü.

Hamza ve Huzeyfe onun bu hâline alışık oldukları için pek aldırmadılar.

Poyraz çayın birini Huzeyfeye verip karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Kardeşim, sende bi hâller var. Anlar bakalım."

Huzeyfe tam atmosferin havasına kapılıp anlatacaktı ki Hamza araya girdi.

"Ulan poyraz insan bir de bana çay getirir.  Ne o öyle iki çayla daldın odaya"

Diyerek poyrazı tekrar çay almaya gönderdi. 

Elinde demli çay ile gelen poyraz Hamza ya uzatıp eski yerini aldı.
Huzeyfe anlatıp anlatmamak konusunda biraz kararsız kalsa da anlattı. Yani bir kısmını

"Görmediysen bir şey diyemeyeceğim kardeşim. Ama bir kaç gündür ki tavırların görmüş gibi de ondan şey ettim."

"Etme kardeşim.. şey etme "

Poyraz az ilerde oturan ve olayları sessiz bir şekilde dinleyen Hamza ya göz kırpıp,

"Kızma huzoo  Diyerek sesini inceltip nazlana  nazlana 'o' harflerini uzatmıştı. Bu olay  sessizliğini koruyan hamzayı güldürmüş, Huzeyfeyi de sinir etmişti. Masanın üzerinde ki kalemi poyraza fırlatmıştı
Fakat poyraz atik bir hareket ile havada yakalamıştı kalemi.

Huzeyfe her ne kadar arkadaşlarına olayın bir kısmını anlatmış olsa da olay tam olarak anlattığı gibi değildi.
Bas bayağ görmüştü assiyenin saçlarını, hatta geçen gün annesinin izlediği dizideki bir kızın saçını Assiyenin saçına benzetmiş daha sonra Assiyenin saçının o kızınkinden daha uzun olduğu kanaatine varmıştı.

Günaha giriyordu. Üstelik Assiye kız kardeşi gibiydi. Yani öyle olmalıydı.
Bir erkeğin Esranın saçını öyle görmüş olma düşünceni bile sinirlerini zıplamaya yetiyordu.

Ne olduysa oldu. Ne yapalım diyerek kendini avutuyordu.

.
.
.

"Anne ne diyorsun sen Allah aşkına!
Memiş kim ?"

Nilüfer sabaha kadar uyuyamamış sabaha karşı anca sızdığı uykusundan insafsızca uyandırılmıştı. 

Esra onu ayağı ile dürterek ve çığlık atarak uyandırmıştı.

Facebook' a  giren Esra, nilüferin yeğeni yani Metinin bir pastırmacı dükkanında çektirdiği fotoğrafı görmüş,Fotoğrafın üstünde yazan not  ise dikkat çekiciydi.