YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM: "ARKADAŞ OLMAK?"

7.5K 563 36
                                    



Hafta sonu garip bir şekilde huzurlu geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hafta sonu garip bir şekilde huzurlu geçti. Büyükannem Ulaş Eroltu'nun evine gidip özel derslere devam etmem gerektiğini söyleyip beni rahatsız etse bile bu isteğini yerine getirmedim, sürekli bahaneler uydurdum. Annem de bana yalandan işler bulunca büyükannem fazla üsteleyemedi. Annem ikimizin arasında bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etmişti, bu yüzden ben isteyene kadar o evden uzak kalmama yardımcı oluyordu. Bilmediği tek şey benim hiçbir zaman o eve gitmeyi istemeyeceğimdi. Ulaş Eroltu'nun evde olmadığı anları öğrenip Caelo'yu birkaç dakikalığına görmeye ve onu sevmeye gidiyordum o kadar. O anlar da Lale Hanım benimle konuşmaya çalışıyor ama onu sürekli geri itiyordum. Sohbet konusu açmaya çalışmasını takdir ediyordum ama yeğenini başıma bela eden kendisiydi, onunla ne konuşabilirdim ki?

Lale Hanım var olan bir problemi çözmek istiyor ama buna bir yandan da karışmak istemiyordu. Elbette o problem Ulaş Eroltu idi. Onu ailesi ilk öldüğünde o kadar çok göz ardı etmişti ki, şimdi onunla ilgilenmek istediğinde göz ardı edilen kişi kendisi oluyordu. Beni bu işe sokması ise daha alçakçaydı. Kariyerine karşı olan tutkusu yeğeni ile arasında olan bağların kopma noktasına gelmesine neden olmuştu.

Okulun bahçesinden içeri girdiğimde gözüme ilk çarpan, sabahın bu saatinde bahçede top oynayan oğlanlar oldu. Bir tanesi kravatını çıkarıp kafasına takmış, bir tanesi de hırkasını etek gibi görünmesi için arkadan bağlamıştı. Birbirlerine bağırarak koşuyorlar, kenarda duran bir arkadaşları da onları kameraya alıp gülüyordu. Kenara doğru çekilip adımlarımı hızlandırdım çünkü kafasına kravat bağlamış olan topu sürüyerek bana doğru geliyordu. Hemen arkamdan birisi pas atmasını söyleyince, oğlan beni hesaba katmadan topa gerinip sertçe vurdu. Topun üzerime doğru uçtuğunu görünce kalbim tekledi ve refleks olarak ellerimi kaldırdım ama sanırım bu pek iyi bir fikir değildi çünkü tam suratıma çarpan topa hiçbir etkisi olmamıştı ellerimin. Top suratıma çarpıp yere düştüğünde bende onunla beraber zemine kapaklandım. Ellerimin üzeri ateş yakmışlar gibi yanarken gözlerim karardı. Perdelenmiş sesler bana doğru birkaç şey söyledi ama hiçbirini anlayamadım, algılarım alt üst olmuştu resmen. Gözlerimi açmayı başarabildiğimde burnumda keskin bir acı hissettim, ışık göz bebeklerime akın ederken tepemde eğilmiş bana doğru bakan yedi surat gördüm. Hayatımda ilk kez bir topa hedef olmuştum ve o da tam burnuma gelmişti. Yüzümde o kadar çok sızlıyordu ki, burnuma bir şey olduğundan emindim.

"Salaksın oğlum sen," dedi bir ses. Ses netlik kazanınca bu yedi yüzün bir tanesinin kız suratı olduğunu fark ettim. "biraz aptallık var sende. Bak valla." Bana bakarken bir anda topu atan oğlanın omzuna bir tane geçirdi ve "O nasıl pastı ya!" diye bağırıp katıla katıla gülmeye başladı.

"Harbiden o neydi öyle?" diye sordu başka bir tanesi, bu sırada kafasına kravatını bağlamış olanın kulakları kızarmaya başlamıştı. Bu konuşmaların hepsi ben yerde top yüzünden iki seksen biçimde uzanmışken gerçekleşiyordu.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin