10.bölüm

150K 5.5K 316
                                    

Bu adam benden daha ne istiyordu.
Hayatım onun yüzünden param parça olmuştu.
"böyle bir şey olmayacak bana dokunmanı istemiyorum"
Ona bakmadan hızla odama çıktım.
Yatağıma uzanıp tavanı izleyerek düşüncelere daldım.
Benim burada ki amacım neydi.
Asaf neden bu kadar kapalı biriydi.
Bilerek isteyerek beni kendi karanlığına almak istiyor.
Benim güneş olduğumu söyledi. Neden bunu söyledi. Yada bunu ona kim söylemişti.

Ben Asaf'ın karanlığını aydınlatamam küçük bir ışık buna yetmezdi.
Benim küçük bir dünyam vardı.
Bana yetebilen hayalleri içine sığdırdığım dünyam.
Şimdi içinde olduğum dünya ise büyüktü hemde çok.
Ben bundan korkuyordum, babamdan uzaktayım, korkum belkide bundandır. Ondan mı üşüyordum, arkamda beni her şeye rağmen koruyacak babam burada değildi diye mi.

Artık bu odada kapalı olarak kalmicaktım. Kendi işimi kuracak orada çalışacaktım. Ben zayıf bir insan değilim, güçsüz biri değilim bunu küçük yaşta öğrendim.
Şimdi silkelenme zamanı burada kalarak herkes benim güçsüz ve zayıf biri olduğumu düşünecekti. Ne kadar boyun eğersem o kadar çok ezilirdim burda.
Kapı çalınmasıyla yerimden doğruldum Merve kahvaltının hazır olduğunu söyleyip çıktığında, bende yerimden kalkıp odadan çıktım. Salona girdiğimde Asaf kahvaltı masanın başında oturuyordu. Siyah kirpiklerinin arasında bana bakıp tekrar kahvaltısına döndü.

Üzerinde yine üstüne oturan bir takım elbise vardı. Gözleriyle aynı renkte. Bende yerime oturup tabağıma bir kaç kahvaltılık aldım.
Küçük lokmalar alıp çayımdam içiyordum. Çatalı mı bırakıp ona baktım.
" Telefonumu istiyorum"
Bana bakmadan kahvaltısını yapmaya devam etti.
" Çalışmakta istiyorum ama kendi kuracağım iş yerinde"
Çatalını bırakıp peçeteyi alıp dudaklarını sildi.
Sandalyesine yaslanıp bana bakarak
" Telefonun kırıldı. Yeni bir tane aldırırım sana."
O gün elimden düşünce kırıldı demek ki
" Gerek yok ben dışarı çıkıp alırım kendime"

Kaşlarını çatıp " Ya benim aldığım telefonu kullanırsın yada hiç kullanamazsın Azze. Ayrıca kendi işini değil benim uygun gördüğüm bana ait olan bir işte çalışacaksın."
" Sana ait olan bir şeyi istemiyorum bunu yapacak imkanım var"
" Tekrar kaçmak gibi bir aptallık yaparsın belki Azze onun için benim istediğim yerde benim şartlarım dahilinde çalışacaksın konu burada kapanmıştır."
Sert ve yüksek sesiyle konuyu kapatmıştı.

" Benim kaçmak istemem aptallık değil di kurtuluştu."
" Bir daha bunu yaparsan bedelinin ne olacağını biliyorsun değil mi Azze."
Biliyordum babamın koluna isabet eden kurşun bu sefer ya kalbine yada kafasına isabet edecekti.
Bunun düşüncesi bile beni ürpertiyordu.
" Sen acımasız bencil bir adamsın "
Sert bir şekilde gözlerine bakarak söylediğim bu sözlerden sonra kalkıp bana tepeden bakarak
" Evet ben acımasız ve bencil biriyim bunun için bana ait olan şeyleri paylaşmaktan nefret ederim."

Bu adama iyi yada kötü öğretilmemişmiydi. Yoksa bu karanlığı seviyormuydu.
Konuşmasına devam ederek.
" Telefon birazdan elinde olur, aylanın söylediğine göre kafe işletmek istiyorsun, benim onayladığım bir kaç yere hale ile birlikte gidip bakarsınız tabi korumalar eşliğinde."
Ya tabi korumasız olur mu hiç bir an özgür kaldım sandım. Aptal Azze hapis hayatı yaşamak istemiyorsan bunu kabul edeceksin.

" Bugün yapmam gereken işler var babaannemin vasiyeti açılacak bugün sonra işine bakarız."
Dışarı çıkmak için yürüdüğünde bende masadan ayrılıp koltuğa geçtim. Bugün seda hanımın vasiyeti okunacak demek ki herkes çoğu şeyi tahmin ediyordur tabi. Elinde olan bütün işleri Asaf'a ve ayla'ya bırakacaktı. Yine de merak ediyorum acaba vasiyette neler yazıyordu.
Seda hanım da artık olmadığına göre ailedeki tek söz sahibi artık  Asaf oluyordu.

ASAF-I AZZE TUTKUSU  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin