35 - Sevgili sahip

56.6K 1.9K 341
                                    


Bu bölümü cok çok çok tatlı okuyucularıma ithaf ediyorum. (yani hepsine )

Hayat insana en iyi dersi veren adeta bir tiyatro oyununa benzer. Biz oyunu sadece sahnede izleriz gerçeğin bir yansıtılması olarak algılarız. Ama perdeler kapandıktan sonra aslında o gerçeğin bir kurmacadan ibaret olduğunu çok sonradan öğreniriz çünkü asıl gerçekler o perdenin arkasında yaşanılan hayatlarda, insanlarda gizlidir.

Bende böyle bir yanılgıya düşmüştüm. Ateş'i sadece tiyatro izler gibi dış görünüşünü izlerdim. Sürekli benden nefret ettiğini düşündüğüm, bana zararının dokunduğunu düşündüğüm kişi aslında beni korumak istiyormuş.

Günlerdir süren kovalamaca nihayet dün sonlanmıştı. Ateş gibi inatçı bir insana kendimi affetirmek sandığımdan çok daha zor oldu. Sanırım bu başarım için kendimi bir ara ödülendirsem hiç fena olmayacak.

Her neyse bu konuyu şimdi rafa kaldıralım.

Ders çıkışı Ateş ile okuldan apar topar çıktık neymiş efendim bir haftalık kölesi olarak istediği her şeyi yapmak zorundaymışım. Ah Hazan ah dertsiz başına dert açtın. Yani resmen kendin kaşındın, eh başa gelen çekilirmiş. Ne yapalım bir hafta boyunca Ateş hazretlerinin saçmalıklarına katlanacağız artık.

"Ne yani sen ciddi misin?" Diye sordum hayretler içinde. Ateş ile okul çıkışı bir kafeye gelmiş karşılıklı oturuyorduk. Ve bana hayatım boyunca en saçma gelen şey hakkından yorum yapmamı bekliyormuş gibi yüzüme ısrarla bakıyordu.

Neymiş efendim 1 haftalık kölelik sözleşmesi imzalayacakmışız. Resmen köleliği kendince anlaşmalar halinde yazmış ve belgelemiş şekilde sözleşmeyi şuan karşıma koymuş ve imzalamamı bekliyordu.

İnanabiliyor musunuz resmen belgelemiş de gelmiş.

Ateş benim şaşırmış tepkime samimi bir şekilde gülerek, "gayet ciddiyim" diye karşılık verdi.

Buna karşılık kendimi tutamayıp bir kahkaha attım. "Ne yani benden o anlaşmayaaaaaa imza atmamı beklemiyorsundur umarım," diyerek anlaşma kelimesine vurgu yaptım.

"Şaka olsun lütfen bu."

Ateş dudakları alaycı bir gülümsemeyle ev sahipliği yaparken ben ona şaşkın şaşkın bakmakla yetindim.

Şaka yapmıyordu.

Gayet ciddiydi.

Allah aşkına Ateş'in ne zaman şaka yaptığına şahit olduk ki? Tabikide hiç bir zaman

"Gerçekten ciddi ciddi bana bu uyduruk kağıdı imzalatacak mısın?" diye sordum kağıdı göstererek. "Yani durduk yere ne gereği vardı ki?"

Ateş bana bakarak, "ne gereği olduğu bana kalsın sen sadece şunu bil benim yaptığım veya yapacağım her iş mükemmel olmalı." Diye konuştu ciddiyetle. Ben ise sanki bu bir kuralmış gibi pür dikkat onu dinliyordum.

"Anladın mı?" Diye sordu.

Başımı olumlu anlamda salladım. Ama anlamış mıydım tabikide hayır.

"Güzel," diyerek gülümsedi. "Şimdi şu anlaşmayı imzala da bir an önce işimize bakalım."

Önüme ittiği kağıdı imzaladıktan sonra bir kopyasını bana verdi. Kağıdı alıp gözlerimi devirdim Ateş ise imzaladığım kağıdı katlayıp ceketinin cebine koyduktan sonra kollarını masaya bağdaş kurarak benden göz temasını ayırmadan öne doğru hafifçe eğildi.

"Şimdi gelelim ilk görevini yapmaya," diyerek bana göz kırptı ardından arkasına yaslanıp kollarını göğsünde bağdaş kurdu.

Allahım Ateş az önce bana göz kırptı. Nasıl da böyle tatlı görünmeyi beceriyor öyle resmen kalp atışlarımı duyabiliyordum.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin