14. Bölüm

31.5K 1.4K 4
                                    

Halit'in telefonu geldiğinde finansla uzun zamandır ertelediği toplantıdaydı. Holdinge geldiği andan itibaren hızlandırılmış bir programın içindeydi, toplantı üstüne toplantı yapmıştı , aslında iyi de olmuştu çünkü sakinleşmeye ihtiyacı vardı. İsmi görünce hemen telefonunu açtı.

-Dinliyorum...

-Efendim teslim ettim aracı, bilgi vermek istemiştim.

-Birşey dedi mi? 

Halit şaşırmıştı kendini arabulucu gibi hissetmişti.. Belli etmiyordu ama patronunun bu haline hiç alışık değildi... 

-Beni görünce önce bir azarladı gene mi geldin diye ama anlatınca ben teşekkür etti efendim. 

-Tamam neyse.. Bir saate çıkarım ben holdingden al beni. 

-Tabi efendim.

Görüşme bittikten sonra kısa bir sessizlik çöktü Koray'a sonra işine geri döndü.. İstediği tepkiyi almıştı.

Akşama gideceği , aceleyle programlamış olduğu seyahat için hazırlık yapması gerekiyordu.  Ne zamandır ertelediği yapılması gereken bir görüşme vardı New York'ta , orada bir ortak bulmuş dünyaya açılmak niyetindeydi. Üç gün boyunca olmayacaktı. Masasını topladı istediği raporları yanında götürmek üzere hazırlatmıştı , onları da toparladı ve ofisinden yorgun bir şekilde çıktı. Uçağa daha dört saat vardı. Halit her zamanki gibi eşyalarını yerleştirip araca geçtiğinde tek soru sorardı.  

-Efendim nereye?

-Eve Halit, sonrada beni havaalanına bırakırsın programımı görmüşsündür, üç gün yokum. 

-Aldım efendim. 

-Halit! 

-Buyrun Koray Bey! Halit Maslak'tan Hisar'a yani Koray'ın evine her zamanki yoldan gidiyordu...

-Biraz boğaz havası alalım Bebek'ten sahile in!

-Tabi efendim.. Halit ne demek istediğini çok iyi anlamıştı ama asla birşey söyleyemezdi. Şuan yüzünde oluşabilecek istemsiz bir kas hareketinden bile korkuyordu. Dikkatini yola vererek kafasındakileri dağıtmaya çalıştı.  

Yokuşun başına geldiklerinde sakin sakin arkada oturan Koray Bey'in hareketlendiğini farketmişti Halit.  O da belli etmeden eve yakınlaştıkça hızını düşürmüştü , neredeyse duracaktı artık... 

Koray Halit'le ya da başka bir şeyle ilgilenmiyordu zaten, üst kattaki ışığa baktı demek ki evdeydi. Uyuyor muydu acaba? Daha telefon numarasını bile bilmiyordu!  Arabası da parkındaydı. Ne yapıyor acaba diye düşündü. Kendine hakim olamıyordu, ne kadar kaçarsa kaçsın aklına sürekli bir şekilde Sude geliyordu, onu görmek istiyordu,  hele o kokusu! Evin önünden geçtiklerinde gözlerini yumdu başını yasladı... Artık gitmek istiyordu, kendine yabancı olan bu durumu kontrol altına almalıydı. 

                                                                           ***

Salı gününden itibaren Sude için farklı bir zaman anlayışı hakim olmaya başlamıştı. Kısacası zaman geçmiyordu. Özenle hazırlanıyordu iki gündür belki bir şekilde karşılaşırlar diye olmuyordu, telefonunu sürekli yanında taşıyordu belki bir şekilde aranırım diye ama yok! Ne arayan vardı ne de soran! Sinem de son vukuatı ile birlikte ümitsizdi ve çok kızıyordu arkadaşına... Hatta telefonunu bulalım ara özür dile diye çok ısrar etmişti ama Sude asla böyle bir hamleye cesaret edemeyeceğini biliyordu. 

İki gün bu şekilde geçtikten sonra perşembe akşamüzeri Selim Bey onu odasına çağırmıştı. Odanın kapısından usulca başını uzattığında pek bir neşeli oldukları her hallerinden belli olan Zeynep Hanım ve Selim Bey onu bekliyorlardı. İlk önce Selim Bey söze girdi;

Aşk İşi *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin