Teklif

247K 6.6K 965
                                    

Şaka! Şakaydı değil mi? Bütün yaşadıklarım kısaca şakaydı ve bir delikten kameramanlar çıkıp şakalandınız diyecekti. Başımı kaldırıp demir parmaklıkların ardında duran adama bakıp dişlerimi sıkmakla yetinmeyerek avucumun içinde tuttuğum fotoğraf parçasını da buruşturdum. İçimden de öyle bir küfür etmek geliyordu ki ama lanet olsun ki hemen karşımdaki adamın arkasında ki polis gözümün içine bakıyordu.

Elimdeki fotoğrafı sızarken demir parmaklıklara yaşlaşarak konuşmadım tısladım. "Taşak mı geçiyon la sen benimle..." Ben sinirden köpürürken karşımda duran it bıyıkaltı gülerek kendinden emin şekilde konuştu.

"Bora Bey önce sakin olmanızı öneririm ne de olsa kurtuluş biletinizi avucunuzun içinde tutuyorsunuz..." Yok, bu it gel beni öldür diyordu. Hazır birini öldürmüşken bu iti de öldürür yatmışken tam yatardım.

"Sen nasıl bir psikopatsın lan geçmişsin karşıma kuzenimi öldürürdün bu delikten kurtulmak istiyorsan da diğer kuzenimle evleneceksin... Yemin ediyorum sen beyinsizin tekisin lan kim kardeşinin katiliyle evlenmek ister ya da hangi tür avanak bana oğlunu öldüren adama kızını verir..."

Ortada bir dümenler dönüyordu ve ben ne olduğunu bilmiyordum. Yoksa çarptığım adam ölmemiş miydi? Ölmemişti de bunlar bana oyun mu oynuyordu... Ama yok adama arabayla çarptıktan sonra bizzat ben kontrol etmiştim o adam ölmüştü. "Benim çok zamanım yok Bora kabul edeceksen et yoksa ben kendime başka çözüm yolları da bulurum."

Tam gideceği zaman durdurdum. "Bir saniye... Eğer bu kızla evlenirsem bu delikten kurtulabilecek miyim?" Avukatlarım en az on yıl hapis cezası alacağımı herhangi bir kurtuluş yok derken bu itin beni yirmi dört saat içinde çıkarabilecek olması inanılacak gibi değildi.

"Evet, kabul edersen en geç kırk sekiz saat içinde serbest kalacaksın. Söylediğim gibi kızıyla evlenirsen dayım şikayetini çekecek ve görgü şahitleri de aleyhine olan şahitlerini geri çekecek. Şikayet yoksa soruda yoktur değil mi?"

Elimde buruşturduğum fotoğrafı bir kez daha açarak küçük kıza baktım. Kızıl saçlı çili kızın tekiydi. Bu kızla evlenmek demek kurtuluşumdu. Peki, Ebru ne olacaktı? Başımı kaldırınca avukat bozuntusuna baktım. "Neden kızı evlendirmek istiyorsunuz?" Nasıl bir özrü vardı ki bana bu kızı yamamaya çalışıyorlardı.

"Aslında tek derdimiz seni değil Bahar'ı kurtarmak... Bak yakında kuzenim eşin olacağı için bende açık olacağım Bahar yarın on sekiz yaşına giriyor. İstanbul da ise güzle bir bölüm kazandı. Bizim amacımız Bahar'ı koruyup kollamak bunun içinde hemen evlenmesi gerekiyor..."

"Neden ben Uğur Efendi daha açık ol."

"Çünkü bu civarda sen kadar karanlık bir adam daha yok. İnsanların senden çekinmesi için soyadın yeter..." Nedense sende işe yaramamış... "Bak biz böylelikle Bahar'ı koruyacağız sende özgürlüğüne kavuşacaksın oldu mu?"

"Sana nedense zerre güvenmiyorum. Bu kızın kötürüm yahut hamile olmadığını nerden bileceğim. Bak açık söylüyorum ben kimsenin piçine babalık falan yapmam." Uğur Efendinin ilk sinirlendiğini fark ettim. Yine de bozuntuya vermeden sözüne devam etti.

"Böyle bir sorunla karşılaşmayacaksın Bahar'ın herhangi bir sağlık sorunu yok sürekli marazlı olduğunu kast edip durma. Şimdi kabul edeceksen sözleşme hazırlayacağım..."

Ya sabır "Ne sözleşmesi lan..." Evleneceğim varsa da o evlenmeyecektim. "Sana güveneceğimi mi sandın? Özgürlüğüne kavuştuktan sonra zorla da olsa kuzenimle evlendikten sonra hemen boşanmayacağın ne malum..."

"Henüz teklifini kabul bile etmemiştim." Bu arada bu polisin artık görüşme bitti demesi lazım değil miydi? Burada ne tür dolaplar dönüyordu.

"Edeceksin... Maddelere gelecek olursak. Bir Bahar üniversiteyi bitirene kadar ondan boşanmayacak boşanmayı dahi talip etmeyeceksin. İki evlendikten sonra karını kendi evine götürecek ve boşanan kadar beraber yaşayacaksınız. Üç bir gün bu evlilik gerçek olur da çocuklarınız dünyaya gelirse çocukların velayeti Bahar da kalacak. Dört ise bu kurallar Bahar için geçerli olmayacak Bahar istediği zaman kendi özgülüğüne kavuşabilecek. Son madde ise şartların birini dahi ihlal ettiğinde ya da sözleşmeden önce boşanamaya karar verdiğinde bütün malvarlığının yüzde elli bir hissesi karına yani Bahar'a geçecek... Hayır, üstümde hiç mal vs yok dersen de Bahar'a bir trilyon nakit ödeme yapacaksın."

"Siktir git..." Adamın derdi para değildi. Olsa şimdi istediği kadar para verebilecekken o benim kuzenine uzun süre tutsak kalmamı istiyordu. Bu adam sandığımda daha zekiydi. Ama o da biliyordu ki benim adım Bora Erkoç..."

"Sana bir saat süre düşün taşın karar ver aksi takdirde olacaklardan ben sorumlu değilim."




O HALDE BAŞLAYALIM DEĞİL Mİ?










Konunun Hiçbir kitapla ilişkisi yoktur. Sırf kız kızıl ve doğuda geçiyor diye aynı olacak diye bir kaide yok. Ne demek istediğimi devamında anlarsınız zaten...




Keyifli okumalar.


Unutmadan hiçbir hikayeyi bir iki bölüm okuyarak asla anlayamaz ya da hissedemezsiniz!



Sevgiler...
















KIZIL  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin