kuşku

71.3K 3.6K 211
                                    

  "Kızılım..." Birinin konuşması anın büyüsünü bozacak diye korkarken Bora'nın kızılım demesi içimde bir şeylerin kıpırdamasına sebep olmuştu. Başımı kaldırıp göğsünde yattığım adama baktım. Bora saç tellerimden öperek "Seninle bir ömür bu oda kalabilirim ama artık aşağıya inmemiz gerekiyor."

Tabi ya dışarıda hayat devam ediyordu. Bora'dan hiç ayrılmak istemesem de yatma pozisyonundan çıkmalıydım. Aksi takdirde onun sıcaklığında mayışıp uyuya kalabilirdim. "Şöyle yapalım sen aşağıya in bende lavaboya gidip geleyim."dediğimde Bora yanağıma öpücük kondurdu.

"Beni çok bekletme..."demişti. Bende tamam diyerek odadan çıkışını izledim. Kapı kapandığı anda da ellerimi yanaklarıma götürerek ateşimi kontrol ettim. Bora al yanaklım diyerek dalga geçmekte haklı gibiydi. Bundan emin olmak için ayaklanarak banyoya girip ayna karşısına geçtim.

"Bu ne ya pancara dönmüşüm..." Yüzümdeki kızarıklık gitsin diye elimi yüzümü yıkadım. Yüzümdeki pembelik gitmese de ferahlamıştım. "Dudağımı fena mı ısırmış..." Belli değildir umarım. Ben bakınca görüyorum da inşallah kimse anlamaz. Verdiğim sözü tutmak adına kalan işlerimi de hızla hallederek aşağıya indim. Ben aşağıya inerken Emre ve Bora sessiz şekilde bir şeyler konuşuyordu. Emre beni görünce arkasına yaslanmış Bora arkasına dönüp bana bakmıştı.

"Bahar nasıl oldun?" Emre'nin sorusuyla gülümsedim. Bora'nın sayesinde normalinden daha iyiydim. "İyiyim Emre sorun yok." Bora ayağa kalkınca Emre'ye ayaklan demişti. "Ben şimdi Bahar'a öyle şeyler yapacağım ki daha da iyi olacak. Emre sen bir koşu mutfağa gidip mangal için malzemeleri hazırlamalarını söyle.

"Bahar, senin için gidip bizzat kendi ellerimle böbrek ciğer ne bulduysam aldım geldim." Yüzümü buruştururken Emre gülüyordu. "Hey korkma çiğ yedirmeyeceğim tabi yarı çiğ yarı pişmiş olacak ama yine de çiğ olmayacak."

"Emre git söylediğimi yap. Yaparken de Eda'yı ara sor bakalım nerde kalmış?" Emre tamam, abi diyerek elinde telefon mutfağa geçmişti. Bora da yanıma gelerek ellerimden tutma. "Asma suratını sevmediğim bazı şeyleri yemek zorunda değilsin..."

"Adı üstünde bazı şeyleri... Bora zamanında babamda elleriyle yapıp çok yedirdi. Kan değerim biraz düzelip tekrar eski haline dönüyor. Bence bunca zahmet girmemelisin."demiştim. Mangal güzel fikirdi de o kanlı şeyleri yemek...

"Sevgilim bundan sonra böyle kendini bir an önce toparlaman gerekiyor aksi takdirde hamilelik dönemin hiç kolay geçmeyecek..." Ha! Hamilelik mi? Ne yani sen gerçek misin? Hem ne hamileliği benim yaşım kaç çocuk falan doğuramam... Bora cevap vermeyince elleriyle yüzümü avuçladı. "Sevgilim bak bana..." İşte o an malum ses duyuldu.

"Sevgilim mi? Abi ne oluyoruz?" Bora benden ayrılıp arkasına dönmüştü dönmesinde elimden tutup aşkını ilan eder gibi ellerimizi yukarıya kaldırdı.

"Sevgili kardeşim bizi tebrik etmek yok mu?" Ben Bora'ya Eda şaşkın balık gibi ikimize bakıyordu. Eda çantasını yere atıp inanmıyor gibi ellerini ağzına götürmüş daha sonra da coşkuyla yanımıza koşarak "Ay inanamıyorum gerçeksiniz..." Eda aynı anda ikimizin boğazına sarılarak neredeyse beni nefessiz bırakmıştı. "Tebrik ederim. Tebrik ederim..." Eda ayrılıp yanaklarımdan öpünce "Sen var ya çok fenasın neden söylemiyorsun..."

"İnan benimde yeni haberim oldu." Bora bana kötü bir bakış astada omuz silktim. Ne yani yalan mı söylüyordum. O sırada yanımıza doğru Emre gelirken Eda öne atılıp yanına koşmuş ilk anda sarılacak gibi olsa da kendini frenleyerek "Abimler..."

"Biliyorum Edacım biliyorum. Abim her şeyi anlattı."

"Ama bu haksızlık bu hikayede bu aşkı en çok isteyen kişi bendim. Neden en son ben öğreniyorum. Hepinizin alacağı olsun özellikle de senin Bahar, bir daha bende sana özelimi anlatırsam..."

Bora'nın elini bırakıp Eda'nın yanına gidecektim ki Bora gitmeme izin vermemişti. Bende ona bakıp ne oluyor gibisinde bakış atınca gözüyle kapıyı işaret etti. Başımı çevirmemle Annemle Babamı görmem bir olmuştu. "Anne... Baba!" Bu defa beni kimse tutmamıştı. Annemler öylece karşımda dururken koşup boyunlarına atlamamak...

"Güzel kızım..." İlk önce anneme sarılıp yanaklarından öpmüş daha sonra da babama sıkıca sarılmıştım. Babamdan ayrılırken Eda yanımıza gelip anneme sıkıca sarıldı. "Bana neden haber vermediniz? Anne seninle sabah konuştun hiç de çaktırmadın..."

"Kızımın hasta olduğunu duyup evde kalmamızı beklemelisin..." Emre ve Bora da yanımız gelince Babamın elini sıkıp "Hoş geldiniz..."demişlerdi.

"Ayakta kaldınız içeriye geçin. Eda sende Emre'yle mutfağa geçip hazırlıkları kontrol et."

"Bora sende mi biliyordun?"diye sordum. Halinde hiç şaşırma ifadesi yoktu. Tabi ya mangalı da bizimkiler için ayarlamıştı.

"Bora gelmemiz için uçak biletlerimizi dahi aldı. Buraya kadar da şoförü getirdi." Dediğinde Babam Bora'ya minnetle baktım. "Sorma kızım babana o kadar uçağa binmeyelim dedim de söz dinletemedim." Canım Annem ya kıyamam. Anneme bir kez daha sarılıp kokusunu içime çektim.

"Yolculuk nasıldı rahat edebildiniz mi?" Bora'nın babamlarla diyalog içinde olabileceğini hiç düşünememiştim. İki sene boyunca hiç konuştuklarında şahit olmadım. "Rahat geldik sıkıntı olmadı. Uğur da karşılamaya gelecekti de işleri ayarlayamamış."

"Biliyorum konuştum. Birazdan burada olacaktır."

"Kızım sen Uğur'un sevgilisiyle tanıştın mı?" Ah Anne ya "Tanıştım Anne gayet tatlı biri olmadı Uğur'a söylerim sizinle de tanıştırır."demiştim. Kız biraz kasıntı olsa da kötülüğünü görmemiştim.

"Bak hanım ben sana söylemiştim kızımız gayet iyi yol boyunca boşuna evham yaptın..." İyiydim. Gerçekten çok iyiydim. Gözlerim Bora'yı bulunca gülümsemem yüzümde biraz daha dağıldı. "Anne yüreği işte tek evlat olunca..." Annem susunca babama bakmış. Babam da göz ucuyla Bora'ya bakıp başını diğer tarafa çevirmişti. Ne olduğunu anlayamadan babam konuyu değiştir.

"İşler nasıl gidiyor Bora, bir daha yurt dışına çıkmayı düşünüyor musun?"

"Yok, Baba uzun süre yurt dışı konusunu kapattım. Gitsem de karımı da yanımda götüreceğim. Bir daha aramızda uzun ayrılıklar olmayacak."




#KUŞKU





KIZIL  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin