34. Bölüm

21.7K 1K 10
                                    

Bodrum da günler haftalar birbirini kovaladı. Terastaki geceden sonra Tarık Sude'yi saklamaya devam etmeye karar verdi. Annesi ve babası bir kaç hafta sonra arayıp olanları bildirmişlerdi, onlar üzgünlerdi çaresizlerdi ama, hayatı boyunca yolları çok kesişmeyen torunları için yapabilecekleri çok fazla şey yoktu. Zaten babasına gitmiş olabileceğine de ihtimal vermemişlerdi. Tarık'ta yaptıkları kısa görüşmede, hiçbir tepki vermemişti anlattıklarına, iyi niyetli saf insanlardı ailesi ama bir ihtimal şüphelenirlerse kızının yeri ortaya çıkabilirdi.

Gelen dedektiflerle kendisi de görüşmüştü, ona geleceklerini zaten bekliyordu. Ne çok duyarsız, ne de fazla ilgili görünmedi Tarık, ilgi çekmek , isteyeceği son şeydi. Zaten onlarda bir hafta kadar kalıp sonra gittiler... Sakin hayatları da onların gidişiyle başladı.

Yeni doğmuş bir bebek gibi ilgileniyordu kızıyla Tarık, yatağa bağımlı bir hastanın karşılaşabileceği çok fazla zorluk vardı. Öz bakımı ile ilgilendiği kadar, hep umut ettiği uyandığı güne de hazırlamak istediği için , sürekli fizik tedavi de uyguluyordu. İstediği sadece o güne ikisini de hazırlamaktı.

Sonbaharın gelişiyle hafif hafif serinleyen bahçede çayını içerken, Filiz'de bebeği muayene için gelmişti. Sevinç çığlıkları içinde karşısında dikildiğinde o da gözyaşlarını tutamadı. Konuşmadan anlaşıyorlardı, zaten hep bekledikleri hayal ettikleri buydu! Kolundan tutup içeri sürükleyen Filiz'in arkasından giderken kalp atışlarını kulaklarında hissediyordu artık Tarık.

İçeri girdiklerinde ise karşılaştıkları sahne kalbinin paramparça olmasına sebep olmuştu. Sude sanki bir kabustan uyanmış gibi çığlıklar içinde ağlıyordu, anlamsız seslerle çırpınıyordu yatakta. Önce Filiz koştu yanına sakinleştirmek için ama faydasızdı, sonra Tarık cesaret edip tuttu ellerinden ama olmuyordu, sakinleştirici verip biraz rahatlamasına karar verdiler. Gene hafif bir uyku halinde idi.

Ne kadar bu halde kaldı, ne derece rahatlamıştı ya da aklında ne vardı bilmiyorlardı ama ikisi de başından hiç ayrılmadılar. Gece yarısına geldiğinde Filiz'in eşi de gelmişti, niyetleri Tarık'a destek olmaktı ama Tarık kibarca gönderdi onları evden, zaten çok fazla şey yapmışlardı şimdiye kadar. Tekrar olabilecek bir krizde çağırması için söz aldıktan sonra çıktılar.

Güneş doğmak üzereyken Sude yatağında tekrar hareketlendi, sakin bir şekilde uyanıyordu , sessizce etrafı incelerken Tarık hemen uzandığı koltuktan kalktı yanına geldi. İlk konuşmalarını başında o uyurken beklediği günlerde defalarca düşünmüştü ama bu an farklıydı. Göz göze geldiklerinde söyleyebildiği ilk şey... "Hoşgeldin" oldu.

Öğleden sonra uyandığı halde değildi, daha sakinleşmiş görünüyordu.Tarık'ta bu sakinlikten cesaret alarak hafif hafif muayene etmeye başladı kızını... Sude neredeyse tüm uyarıcılara tepki veriyordu, felç belirtisi yoktu. Sevinçle derin derin nefes almaya başladığında, cesaretini toplayıp tekrar konuşmaya başladı...

-Sakın korkma, ben yanındayım diyebildi usulca... Onun tekrar duygusal bir patlama yaşamasından korktuğu için gözyaşlarını zorla da olsa tutuyordu. Sesinin titremesine engel olamasa da devam etti konuşmaya... Herşey yolunda uzun ve zor bir ameliyat geçirdin ama çok iyisin, her şey çok iyi olacak... Bana güven...

Sude son sözlerinden sonra ilk uyandığı zaman ki gibi olmasa da hafifçe ağlamaya başladı. Henüz konuşmamıştı, o gücü de kendinde bulamıyordu ama bu sözler ona hemen Koray'ı hatırlatmıştı. Şimdi onu terkeden ve yıllarca görmediği babası aynı şeyi söylüyordu... Ağlamasını farkeden Tarık tekrar konuşmaktan çekinmişti, onu incitmek istemiyordu. Karşısındaki koltuğa geçip onu uzaktan izlemeye başladı. Bir yandan da konuyu biraz bilen bir kaç doktor arkadaşına mesaj atmıştı. Onların da görüşlerini almak istiyordu. Filiz zaten birazdan burada olacaktı ama önceliği kendi kızıydı.

Aşk İşi *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin