6. Bölüm

691 23 6
                                    


Mösyö de Mortsauf, yurtdışında geçirdiği günlerin güçlüklerinden sonra, önünde rahat bir gelecek görmenin memnunluğu içinde, bir ruh iyileşmesine kavuşur gibi olmuştu; bu vadide çiçeklenmiş bir umudun sarhoş edici kokularını çekmişti içine. Servetini düşünmek zorunda kalarak tarımcılık yapmak üzere hazırlıklara girişmiş, ilk başta bir sevinç de duymuştu; ama Jacques'ın doğuşu bugünü de, yarını da yıkan bir yıldırım düşmesi olmuştu: Hekim bebeğin yaşamayacağını söylemişti. Kont bu yargıyı anneden özenle gizlemişti; sonra kendisi için başvurmuştu hekime, Madeleine'in doğumunun da doğruladığı, umut kırıcı yanıtlar almıştı. Bu iki olay, kaçınılmaz yargı üzerinde bir tür iç kesinlik, göçmenin hastalığa yatkınlığını artırmıştı. Bir daha yanmamak üzere sönmüş ocağı, yanı başında dertli, analığın hazlarını duymadan bunalımlarına adanmış, kusursuz, temiz bir genç kadın; eski yaşamının yeni acılar filizlenen toprağı yüreğine oturmuş, yıkılışını tamamlamıştı. Kontes bugüne bakarak dünü anlamış, geleceği okumuştu. Kendisini suçlu bulan bir insana mutluluk vermekten daha güç bir şey olmasa bile, Kontes bu meleklere yaraşır işi başarmaya çalışmıştı. Bir gün içinde, her şeye katlanan bir insan olmuştu. Dibinden gökyüzünü hâlâ görebildiği uçuruma indikten sonra, ömrünü yoksullara, hastalara yardım etmeye adamış bir kadının herkes için aldığı göreve bir tek insan için adamıştı kendini, onu kendi kendisiyle uzlaştırmak için de, kendisinin bile bağışlamadığı kusurunu bağışlamıştı. Kont cimrileşmiş, o da benimsemeye zorlandığı yoksunluklara boyun eğmişti; Kont aldatılmaktan korkuyordu, kibar çevre yaşamını tanıyıp da tiksintiden başka bir şey duymayanlar gibiydi: Kontes de yalnızlık içinde kalmış, kocasının kuşkularına hiç ses çıkarmadan boyun eğmişti; o iyi şeyleri istesin, diye kadın kurnazlıkları kullanmıştı; böylece Kont, kendine özgü görüşleri bulunduğunu sanıyor, hiçbir yerde erişemeyeceği üstünlüğün hazlarını tadıyordu evinde. Kontes, evlilik yolunda epeyce ilerledikten sonra, kocasında böyle bir kötülük ve dedikodu memleketinde çocuklarına zarar verecek isterik bir ruh bulunduğunu anlayınca, Clochegourde'dan hiç dışarı çıkmamaya karar vermişti. Mösyö de Mortsauf'un gerçek yetersizliğini kimsecikler aklından geçirmiyordu böylece, Kontes onun yıkıntılarını kalın bir sarmaşık mantosuyla süslemişti. Kont'un değişken, hoşnutsuz olmasa bile, hoşnutluktan uzak huyu, karısında uysal ve kolay bir alan bulmuş, merhemlerin serinliğiyle gizli acıların yumuşadığını duyarak buraya uzanıvermişti.

Bu açıklama, Mösyö de Chessel'in gizli bir küskünlükle söylediği sözlerin en basit anlatımıdır. Görgüsü yardımıyla, Clochegourde'da kefenlenen gizlemlerin bazılarını sezmişti. Ama Madam de Mortsauf yüce tutumuyla herkesi aldatsa bile, aşkın anlayışlı duyularını aldatamadı. Küçük odama geldiğim zaman, Tanrı vergisi gerçek sezgisi, beni yatağımdan sıçrattı, odasının pencerelerini görebilirken Frapesle'de bulunmaya katlanamadım; giyindim, sessiz adımlarla aşağıya indim, içinde sarmal biçimde bir merdiven bulunan bir kulenin kapısından geçip şatodan çıktım. Gecenin soğuğu beni ferahlattı. Kırmızı değirmen köprüsünden Indre'i geçtim, Clochegourde'un karşısındaki mutlu keleğe geldim, Clochegourde'da, Azay tarafındaki son pencerede bir ışık parlıyordu. O eski düşlemlerim yeniden başladı, ama şimdi sakindi düşlerim, yalnız aşk gecelerinin ozanının sesleri, bir de su bülbülünün tek notalı sesi karışıyordu içlerine. İçimde düşünceler uyanıyor, o zamana değin güzel geleceğimi elimden almış olan yas kreplerini kaldırarak hayaletler gibi kayıyorlardı. Ruhum da duyularım da aynı biçimde büyülenmişti. İsteklerim ne büyük bir şiddetle yükseldi ona kadar! Aynı nakaratı yineleyip duran bir deli gibi kaç kez, "Benim olacak mı?" dedim kendi kendime. Önceki günler boyunca evren benim için, büyümüştü, ama bu kez bir gece içinde bir merkez kazanıverdi. İsteklerim, hırslarım ona bağlandı, yaralı yüreğini yeni baştan iyileştirip doldurmak için, onun için her şey olmayı diledim. Onun pencereleri altında, değirmenlerin savaklarına sızan suların, Saché çan kulesine vuran saatlerin sesiyle kesilen mırıltısı içinde geçen bu gece güzeldi! Bu yıldızsı çiçeğin yaşamını aydınlattığı, ışığa batmış bu gece boyunca, Cervantes'i okurken alay ettiğimiz zavallı Kastilya şövalyesinin aşka başlangıç olan inancıyla nişanladım ruhumu. Gökteki ilk parıltı, ilk kuş sesi üzerine, Frapesle'in bahçesine kaçtım; köyden hiç kimse beni görmedi; sıvışmamdan kimsecikler kuşkulanmadı, çıngırağın öğle yemeğini haber verdiği dakikaya dek uyudum.

Vadideki ZambakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin