43 - Duygular

44.5K 1.6K 846
                                    

Ürkek bakışlarla kalabalığı tararken Ateş'in burada olması için dua ettim. Eğer Ateş burada değilse o zaman hiçbir kimse beni asla buradan kurtaramazdı. Herkes avını ölmesini bekleyen aç akbaba gibi başıma üşeşirken, hemen ilerde bakışlarım mavilere takıldı.

Ateş beni görürken şaşkınlıkla dudakları aralandı, aniden şaşkınlığın yerini derin bir öfkeye bırakırken "dağılın lan" diye kükredi.

Kalabalık dağılırken Ateş bir hışımla yanıma gelmiş kolumdan tutarak beni sürüklemeye başlamıştı.

Birlikte kafesin olduğu odadan çıkarken bana doğru eğilerek "senin burada ne işin var?" diye bağırdı, ürkütücü bir tonlamayı sesinin dibindeki tınılara yerleştirirken, "Senin bu saate burada ne işin var?" Gözlerindeki zehir saçan mavi gözleri koyulaşırken "hemde bu kıyafetlerle."

Bakışları uzun bacaklarımdan yukarı tırmanıp göbeğime takılırken öfkeyle gözlerini kıstı beni "katil mi edeceksin lan?" Bu bakışlar adeta bende deprem etkisi yaratırken.

"Ben...".

"Gidiyoruz, hemen." Derken mavi gözleri dondurucu bir soğuklukla parladı.

Bileğimdeki elini sıkılaşırken beni pesinden tıpkı bir oyuncak bebek mişim gibi sürüklüyordu. "Bu halde hangi hakla hizmet dışarı çıkarsın üstelik böyle bir yerde?" Sinirli bakışlarla beni tekrar süzdükten sonra "ölmek mi istiyorsun bu ne hal?"

Söylediği sözler bende bıçak etkisi yaratmıştı neden kızmıştı ki bu benim her zamanki halimdi.
Tamam bu halde oraya gitmemem gerekiyordu ama oranın öyle bir yer olduğunu bilmiyordum.

"Ateş ben..."

"Ne ben, ne? Sikeyim böyle işin baksana şu haline" dedi parmağıyla üstümü göstererek.

Tehlikeli bir şekilde kaşlarını çarmış, dik dik bana bakıyordu. Daha doğrusu açık olan göbeğime bakıyordu. Masmavi gözleri daha önce hiç görmediğim bir şekilde öfkeyle parlıyordu.

"Neden bu kadar büyük bir tepki veriyorsun?" Diye mırıldandım "bu kadar tepki fazla değil mi?"

"Fazla öyle mi?" diye sordu ruhsuzca. "Bir daha böyle sikik kıyafetler giydiğini görmeyeceğim."

Hönk. Ne dediğinin acaba farkında mıydı? Ona neydi ki, ne giyinip giyinmeyeceğimi ona soracak değildim ya.

"Sen buna karışamazsın."

"Karışırım."

"Hayır öyle bir hakkın yok."

"Hakımın olup olmadığını sana mı soracağım.?"

Yutkundum. "Hayır, ama benimle ilgili olan hiçbir şeye karışamazsın sadece."

"Karışırım Hazan. Karışırım."

"Sana ne bundan?" Diye haykırdım.

Öfkeyle hırladı kudurmuş gibiydi, hırsla yumruk yaptığı elini sert duvara geçirirken "beni sınama lan" deyip, tekrar bir tane yumruk geçirdi "lanet olsun sınama Hazan." Ardından bir yuruk daha ve bir yumruk daha...

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin