44 - Senfoni

41.9K 1.5K 354
                                    


Ruelle-Bad Dreams

Zifiri karanlıkta, hüzünlü bir senfonide durmadan koşuyordum. Bir ormanın içindeydim ve etrafım devasa büyüklükteki ağaçlarla doluydu. Ne için koştuğumu ve neden kostuğumu bilmesem de hiç hızımı kaybetmeksizin hızıma hız kata kata koşuyordum.

"Kızım," diye fısıltı doldu kulaklarıma. Aşinası oldugum bu ses, annemin hiç unutamadığım sesi hemen kulağımın dibinden geliyordu sanki. "Buradan kaç. Bu şehirden, bu şehrin insanlarından kaç." diye devam ettiğinde sesini daha net duymuştum.

Bu ses özlediğim, kaç ay hasret kaldığım, duyamadığım annemin sesiydi. "Lütfen bu şehirden git!"

Son söylediğiyle adımlarım yavaşlamış ardından olduğum yerde çivi gibi çakılmıştım.

Hızla ormanı taradım. Ama etraf zifiri karanlık olduğu için birşey göremiyordum. Gördüğüm tek şey sonsuz karanlıktı.

"Kızım lütfen kaç buralardan buralar tehlikeli. Sen tehlikedesin." Birkes daha annemin sesiyle bir bozguna uğramıştım adeta. Hızla kendi etrafımda dönerek annemin melek yüzünü görmek istedim. Ama onu bulamıyordum anneme, onu çok özlediğimi, sadece bir kez bile olsa yüzünü görmek ona sıkı sıkıya sarılmak, yanaklarını doyasıya öpmek ve onun omuzuma gözyaşlarımı dökmek istedim.

'Gitme' diye yalvaracaktım. 'Beni bu acımasız hayatta yalnız bırakma' diyecektim.

Kendi etrafımda hızla dönüyor ve annemin yüzünü göremiyor, onunla konuşamıyordum. 6 aydır alışamadığım yoklukları beni yakıyor, kavuruyordu. Artık onların yokluklarına dayanamıyor, dayanmakta istemiyordum.

Oysaki ailem yanımdayken çok mutluydum. Çok mutlu bir hayat geçirmiş istediğim herşey en mükemmel bir şekilde hemen bir çırpıda gerçekleştiriyordu. 17 yaşıma gelene kadar küçücük bir çocuk muşum gibi beni özenle büyütmüşlerdi.

Ormanın ıssız karanlığında annemin sesi yok olmuştu. Acıyla dizlerimin üstüne yere kapaklanmış ve acı dolu sesimle bağırmıştım. "Anne gitme!"

Uyandığımda bir oarmanda değilde kendi odamda ve kendi yatağımda yatıyor olduğumu görünce gördüklerimin bir rüya olduğuna kanaat kılarak yataktan doğrulup sırtımı yatağın başlığına vererek alnımdan boncuk boncuk terleri alnımın tersiyle sildim.

Telefonumun melodisi odada yankılanırken rüyanın etkisinden sıyrılıp, komidinin üzerinde durabbtelefona uzanarak arayanın kim olduğuna baktım.

Arayan Didem'di.

"Efendim," diye cevapladım. Henüz yeni uyandığımdan sesim boğuk ve uyuşuk çıkmıştı.

"Dünyanın en güzel kankasıyla mı konuşuyorum acaba?" Neşeli sesi beni güldürmüştü.

"Evet, sanırım ben oluyorum." Diye cevap verdim ukala bir tavır sergileyerek.

"Ah, aynı zamanda ukala insan bir reddeder" deyince ufak bir kahkaha attım.

"Doğruya doğru bebeğim."

"Ayh neyse egoist arkadaşım. Okula gelmeyi düşünmüyor musun artık."

Elimi alnıma hafifçe vurarak alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Okul vardı ve ben okulu tamamen unutmuştum..

"Immm şey..." diye geveleyince Didem araya girerek sözümü kesti. "Olumsuz cevabı kesinlikle reddediyorum ve sen canım arkadaşım hemen hazırlanıp okula geliyorsun." Görmesem de Didem'in kaşlarını çatığını anlayabiliyordum. "Hem bana dün Ateş'le ne yaşadığını noktasından virgülüne kadar hiç bir ayrıntılı atlatmadan hepsini tek tek anlatıyorsun."

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin