3.Bölüm - 2

22.5K 1.7K 182
                                    

Evi gezme mevzusu bittiğin de iki yer hariç evin diğer bölümlerine girmemin serbest olduğunu öğrendim, kolay görünüyordu. Son durak olan mutfakta masaya oturduğumda Leyla'nın programını önüme koydu Nazar abla. Uyuma-uyanma saati, ilaç saati, kahvaltı saati, kitap okuma saati, egzersiz saati... her şey tek tek planlanmıştı. Okumayı bitirdiğim de Leyla'ya üzülür gibi baktım:

"Cidden buna uyuyor musun?" dudak bükerek onayladı. Sevmediği belliydi. Nazar abla gülümseyerek elime bir küçük bir alet verdi.

"Bunu yakınında bir yerde tutmaya çalış Feza. İlaç saatinde alarm veriyor Talha beyin kesinlikle en hassas olduğu noktalardan bir tanesi bu. Perşembe ve Cuma günleri hariç çünkü o günler programda gördüğün gibi hastane de geçiyor."

"Anladım sanırım ama neden böyle bir programa ihtiyaç duyuyorsunuz ki?" Leyla beni onaylarcasına gözlerini devirirken Nazar abla cevap verdi:

"Talha bey, aksatılmasından nefret ediyor."

"Demek istediğim ona bu şekil-"

"Leyla için en iyi olan bu şekilde olmalı." Nazar abladan anladığım kadarıyla Leyla abisinin isteklerine göre yaşıyordu. Şikayetçi gibi durmasa da bu derece kontrollü yaşamak istemediğinden emindim. Bunu sadece ben görüyor olamazdım değil mi?

"O halde şuan boş saatin gibi duruyor Leyla, ne yapmak istersin?" Leyla birkaç saniye düşündükten sonra gülümsedi:

"Sana bir şey vereceğim. Benimle gel." Leyla ayaklandığından peşinden gittim ikinci katta ki odasına girdiğimizde kocaman odaya bakakaldım bir çocuk için burası çok fazlaydı. Şaşkınlığımı gören Leyla güldü:

"Büyük odalar çok yalnız hissettiriyor." dedi.

"Senin yaşında ki her normal çocuk bu büyüklükte bir oda istiyor."

Pudra ve krem renkleri ile döşenmiş odaya göz gezdirdim. Odanın bir koşesine yığılmış pelüş oyuncakları görünce gülümsedim. Ardından dikkatimi ilk çeken şey yatağın başlığının dayandığı duvar oldu. Duvar kağıdı dünya haritasıydı ve bazı ülkelerde pano iğnesi ile tutturulmuş resimler vardı. Yaklaştım. İlk resim Fransa'ydı. Arkada Eyfel kulesi önde objektife poz veren Talha ve Leyla vardı. Leyla kocaman gülümsemiş Talha ise oralı olmayarak başka bir tarafa bakmıştı. İkinci resme baktım İtalya idi. Yine Talha ve Leyla yan yana durmuştu ama bu defa Talha kocaman gülümsemiş kollarını Leylanın boynuna dolamıştı. Diğer resimler Amerika ve İngiltere'dendi. Ardından kırmızı kalemle işaretlenmiş yerlere baktım. İsviçre, Hindistan, Çin, Yeni Zelanda, Mısır ve Mekke işaretlenmiş yerlerdendi. Şaşırarak Leyla'ya döndüm:

"Gerçekten buralara gittin mi?" diye sordum.

"Evet, Geçen yaz. Bu yaz içinde işaretlenmiş yerler var planlarımız arasında. Çok kalamamıştık benim yüzümden ama..."sesi biraz hüzünlü çıkmıştı suçluluk duygusu hissediyor gibi. Konuyu değiştirdim:

"Benimde en büyük hayalim dünyayı gezmekti bir zamanlar."

"Benim de öyle." dedi neşe ile: "Gezi fotoğraflarımızı görmek ister misin?"

"Tabi."

Sonra ki bir saat boyunca gezdikleri yerlerin fotoğraflarını gösterdi. Anılarını anlattı. Anlatırken sesinde ki coşku gözlerinde ki parıltı görülmeye değerdi. Ve ne kadar mutlu olduğunu anlamamak imkansızdı. Leyla'nın coşkulu anlatımını telefon sesi böldüğünde hemen cevap verdi:

"Abi... Çok iyiyim sen... Feza abla geldi şimdi onunla Leylanistan'a bakıyorduk..." Leyla konuşmaya devam ederken bende albümü inceliyordum. Albümün son resmi Talha'nın tek olduğu bir fotoğrafı gibi duruyordu. Güneş batmaya yakın iken çekilmiş olmalıydı. Neresi olduğunu kestiremediğimde bir süre öylece baktım. Talha taş bir döşemeye oturmuş, güneş yüzünün sol tarafını tamamen aydınlatmış, hafif uzun saçları sağ tarafa yatmış çok rüzgarlı olmalı diye düşündüm. Üzerinde beyaz v yaka bir tişört ve siyah kot pantolon var. O takım elbiseli oteriter adam değil. Sakalı da şimdikinden daha uzun. Sol bacağının dizine dayamış bir elini, düşünceli bir şekilde ellerinde tuttuğu bir sap ile oynuyor. Bir dergi fotoğrafını andırıyor. Çerçeveetilip duvara asılmalık ya da bir yarışmaya gönderilse derece yapılacak bir fotoğraf.

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin