Bölüm 24

594 49 27
                                    


Keyifli Okumalar 🎶

Yazar'ın Anlatımından;

''Ben gellldiiiim.'' Jimin oturduğu yataktan duyduğu sese döndü ama sadece bir beden görmek yerine iki elin bir sürü abur cubur poşetiyle yürüdüğünü görmüştü.

Bugün Jimin uyanalı iki gün olmuştu. İki  gün boyunca hissettiği ağrılardan ve mızmızlanmalarından dolayı sayısızca ağrı kesici isteyerek uyumak istemişti. İlk başta doktorlar günde bir iki kere vermeyi kabul etmiş sonrasında ise Jimin hiç uyanmadığı için onu bir doza indirmişlerdi. Gene de tüm ağrılarını unutarak günlerinin çoğunu uyuyarak geçirmeyi başarmıştı.

Çocuklar ise her boş vakitlerini Jimin'in yanında geçiriyorlardı.

Hoseok, hala üstündeki suçluluk duygusundan kurtulamamış bu yüzden Jimin'in sevdiği ne varsa onları satın alarak onu görmeye gelmişti.

''Hoş geldin?'' Sanki sorgularcasına bir bakış atıp konuştu Jimin. Sorgulamayı boşverip sözlerine devam etti "İyi ki geldin hyung. Geldin gelmesine ama.. " Deyip gözlerini Hoseok'un ellerine indirmişti. ''Poşet el beklemiyordum.''

Elindekileri Jimin'in yatağının yanında ki tekli koltuklardan birine bırakmış ve diğerine de kendini atıp konuştu Hoseok.

''Ha ha ve ha. Sana iyilikte yaramıyor ne seviyorsan aldım hem.." kaşlarını havaya kaldırıp suratına kurnaz bir gülümseme yerleştirdi. "En sevdiğin içkiyi bile getirdim Bangtan'dan.'' 

''Ne ciddi misin Hyung?'' dedi. Jimin ona içten gelen bir gülümsemeyle karşılık vermişti. Hoseok'tan beklediği onay gelir gelmez anında suratında ki gülümsemeyi genişletti.

''Sen harikasın adamım.'' deyip yattığı yatağı kumandayla hafif doğrulttu Jimin ama hala ağrılarla başa çıkmaya çalışıyordu tabi biraz da mızmızlanmayı seviyordu. ''Ah! Bu kumandayı kullanırken kolum kopacak diye çok korkuyorum." Jimin'i tanımayan biri bile bu hareketinden sonra canının tatlı olduğunu anlayabilirdi. Yaptığı tek şey dokunmatik kumanda da yön işaretlerine parmağını dokundurmaktı üstelik bunu sağlam koluyla yapıyordu. Suratını buruşturmaya devam ederken "Heyecandan canımı acıttım ne bakıyorsun çeksene şu masayı hyung.'' Diyerek gözleriyle odanın köşesini göstermişti.

''Hemen bayım.''  Hoseok sanki bir garsonmuş gibi köşedeki yemek masasını Jimin'in önüne çekti ve gözlerine bakıp konuştu. ''Oldu mu?'' kafasını sallarken hala göz gözeydiler ve gözlerini kaçırıp içindeki suçluluğa daha fazla dayanamayan Hoseok devam etti.

''Özür dilerim Jimin.'' 

''Hı?'' dedi Jimin. Birden ne için özür dilediğini anlayamamıştı. 

''Ben özür dilerim. Size sinirlendiğim için, o gün seni yalnız bıraktım.'' Üzüntüyle kafasını önüne eğerek konuşmuştu.

Jimin onun neden özür dilediğini anlar anlamaz ''Saçmalama Hyung. Bir önceki günde sen yalnız gitmiştin. Sadece benim şanssızlığım.'' dedi.

''Onları nasıl istersen öyle zulmedeceğim.'' dedi yüzünü yeniden Jimin'e çevirmişti dediği her şeyi gözlerine bakarak söyledi. Bunun üzerine kahkaha attı Jimin gözleri görülmeyecek kadar kısılmıştı. Uyandığından beri ilk defa gerçekten gülmüştü. ''Bunu sonra ayrıntılı konuşalım hem ne kadar çok konuştun sen ben seni değil bebeklerimi özledim hangi bebeğimi getirdiysen getir de ağrılarımı uyuşturayım getir artık bebeğimi. Çok özledim içmeyi.'' dedi.

Mercy | MYGWhere stories live. Discover now