50.Bölüm: SONUN BAŞLANGICI

51.7K 3.3K 833
                                    

Aviators - No More Heroes

Pan's Labyrinth Lullaby - Piano and Violin Version








Soğuk, çok soğuktu. Ama beynimi donduran şey soğuk değildi, sevdiğim kadına bir şey olacak düşüncesiydi. Sevmiştim, herkesden çok, her şeyden çok. Şimdi ise sevdiğim kadınla birlikte intihara kalkışmıştım.

Çünkü biliyordum ki onsuz nefes almaktansa, onunla ölmeyi tercih ederdim. Soğuk bedenimi uyuşturmuştu ancak kendimi bırakma lüksüm yoktu, kollarımda ki güzel kadınımın yaşamı daha önemliydi benim yaşamımdan.

Bilincimi yitirmeme yardım eden tek bir şey varsa, o da kollarımdaki kadındı.

Suyun içindeydik ve kollarım ona sarılıydı. Yaşıyor muydu?  Bu soru beni hemen şurada öldürebilirdi. Hemen çıkmamaya çalıştım, suyun içinde kollarımın arasındaki bedenle kısa bir süre ilerledim ve artık nefessiz kalmayacağımızı anladığımda sudan çıkarttım kafamı, aynı anda kucağımda ki bedeni de.

Nefes nefese kalmışken kollarımın arasındaki değerli varlığa baktım. Kafası geri düşmüştü, nefes almıyordu. Korku yayılan zihnimi açık tutmaya çalıştım. Soğuktu, çok soğuk.  Kafamı kaldırdım ve az  önce atladığımız yere baktım. Polisler suya ışık tutmuş bizi arıyorlardı.

Kollarımın arasındaki en değerli varlığıma baktım tekrar. Nefes almıyordu. "Duru, güzelim aç gözlerini." Duru'um beni duymuyordu.

Korku, korkuyordum. Ona bir şey olmasından deli gibi korkuyordum. En yakın kıyıya, kollarımda Duru'yla yüzdüm. Polislerin uçurumdan inmeleri bize süre kazandıracaktı. Soğuktan bedenim titrerken önce Duru'yu çıkardım sudan. Onu çıkarırken kolumda ve bacağımda derin sızılar hissettim. Ve alnımdan aşağıya doğru kan akıyordu. Hiçbiri umurumda değildi.

Çıktım bende sudan. Karla buluşan ıslak bedenlerimiz daha da üşüyordu. Onun solgun yüzüne baktım. Yüzü bembeyaz, dudakları mordu. Tıpkı tıpkı bir ölü gibiydi. Nefesini kontrol etmek için eğildim, nefes almıyordu.

Soğuk yok oldu sanki o an, polisler yok oldu, her şey gecenin pusulu karanlığına gömüldü. Uğruna canımı hiç düşünmeden vereceğim kadın, nefes almıyordu. Üzerine eğildim, dudaklarımı dudaklarına yasladım. Tüm gücümle ciğerlerine nefes üfledim birkaç kez, yüzüne baktım. Her şey aynıydı. Yutkunarak iki elimi sol göğüsüne götürdüm. İçimden sayarak kalp masajı yapmaya başladım tüm gücümle. Polislerin yaklaşan araba seslerini duyuyordum. Ağaçlar bizi saklıyordu ancak hemen kaçmamız gerekiyordu. Tabi şuan tek düşündüğüm Duru'ydu.

Kalp masajına devam ettim, ara verdim. Tekrar suni teneffüs yaptım ve tekrar tekrar devam ettim. Olmuyordu, nefes almıyordu. Yaşlar gözlerime dolarken kalbim büyük bir acının ortasına düşmüştü. Sevdiğim kadın, nefes alamıyordu. Durdum, güzel ama soğuk yüzüne baktım. Polisleri umursamadan haykırdım. Canım acıyordu çok, çok. Bunun bir tarifi olamazdı. Kollarımdaki kadınım ölüyordu. İçimden bir ses 'Belki de çoktan ölmüştür.' Diye fısıldadı. Acı göz yaşı olup akarken öfkelendim içimdeki o lanet sese. Sinirle Duru'nunn göğsünse son defa vurdum ve kafamı göğüsüne gömdüm.

O sırada kafamı gömdüğüm göğüs havalandı. Hissettiğim hareketlilikle bir anlığına yeniden doğdum. Bir bebek kadar saftı o an mutluluğum, umudum ve aşkım.

Duru'nun ağzından sular çıkıyordu, gözlerini araladı.  Yüzüme büyük bir yorgunlukla baktı.

"I-Ilgar." Dedi zorlukla fısıldayarak.

"Buradayım, güzelim." Elini öptüm. Duyduğum ayak  sesleri ve köpek havlamaları mutluluğuma dem döktü. Gitmemiz gerekiyiordu. Acıyan bacağımı ve kolumu umursamadan onu tekrar kucağıma aldım. Soğuk bir kez daha kendini hatırlattı. İkimizde tir tir titriyorduk. Hemen ısınmamız gerekiyordu, yoksa onun daha fazla dayanamayacağını biliyordum. Ve koştum, acıyan başıma ve uyuşturan soğuğa rağmen bir  an olsun durmadan kollarımdaki kadınla koştum. Durma lüksüm yoktu, söz konusu sevdiğim kadının hayatıydı.

KİRALIK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin