6.Bölüm

22.7K 1.6K 146
                                    

İnsanın yaptıklarına ve yaşadıklarına inanamadığı zamanlar olur ya. Hani ben bunu neden yapıyorum neden katlanıyorum diye kendi kendinize sorup durursunuz. Yaptıklarınızı onaylamazsınız ama yine de aynı şeyleri yapmaya devam edersiniz. İşte bende içimin bin parçalı aynadan farksız olduğu bir zamandayım. Her bir parçada yansıyan farklı bir ben görüyorum. Hepsi tanıdık, aşinayım ama bazı suretlerim hiç bana benzemiyor. O bana benzemeyen yansımalarda ki suretlerimden şikayetçiyim. Birkaç zamandır mantığım geri alınmış sanki fıtratımdan. Kararlarımı sorgulayıp duruyorum ama iradem sıfır durumda. İstemsiz katlandığım devam ettirdiğim hislerim oluştu. Ve o filiz gün geçtikçe büyümeye devam ediyor gözlerimin önünde. Koparıp atmak için aklımda bin bir düşünce oluştururken bunu asla eyleme dökemeyeceğim. Dökmeyeceğim. Anlamıştım.

İçimin tüm duvarlarına her gün biraz daha detaylı resminin çizildiği kişi tarafından incitilmek çok ağrıma gitmişti. Nasıl gitmesindi? Demir bile eğilip bükülür de yürek nasıl kırılıp incinmesin ki. Bu hikayede kötü kalpli prens ile karşılaşmıştım ve bu rolde incitilmekten kaçamayacaktım. Bunu düşününce bir kez daha yanlış duygulara büründüğümün farkına vardım. Yazık, ciddi anlamda aklımın bulandığı mı düşünmüştüm. Neydi ki bu kadar duygularım konusunda beni zayıf iradeli yapan. Hasta birine olan merhametim miydi aldanmamı sağlayan? Onun soğukluğuna, ihtimaline çekilme sebebim neydi? Böyle duvara toslardım işte. Etrafında dönüp durduğum taşlardan bir şey inşa etmeye mi niyetlenmiştim yoksa? Yazık, o taşlar tam böğrümün üzerinde katlanarak oturtulmuştu, bir şeyler içime saplanıp kalmıştı.

"İyi misin?"

Yavuz'un sesi endişeliydi. Birkaç adım ötemde durmuş oturduğum banktan bir saattir denizi seyreden beni bekliyordu. O evden Talha'nın öfkesinden beni alıp çıkardığı için ona minnettar olmalıydım ama değildim. Çünkü tıpkı Talha gibi oda hayal kırıklığıydı. İyi biri diye olan düşüncelerim artık tasdiklemiyordu bunu. İnsanın fıtratında vardı iyi olmak değil mi? Lakin Talha bu iyiliğini karanlıklarında bırakmış gibiydi. Karanlık tarafı seçmiş gibiydi. Tüm bu karanlığına gard ettiği tek kişi Leyla'ydı. Sanki iyi olan yanını Leyla ile tatmin ediyor gerisine ise yüzünü dönmüyordu. Karnlık bir adamın etrafında olan insanların sütbeyaz olmayacağını biliyordum. Yavuz'un da tıpkı Talha'ya benzediğini düşünmem bu yüzdendi.

Yaklaşık bir aydır ilk defa istifa etmeyi düşündüm sahilde sessizce oturup sakinleşmeyi beklerken. Yavuz'a beni sahile bırakmasını istediğimde beni bırakıp sanırım tekrar Talha'nın yanına dönmüştü. Ardından yine beni almaya gelmişti. Leyla istemişti sanırım çünkü Talha'nın son gördüğüm yüz ifadesi beni öldürmek istiyor gibiydi ve o durumda iken beni görmek isteyeceğini sanmıyordum.

"Feza?" Yavuz bir adım daha atmıştı bana doğru. Başımı iyiyim der gibi salladım. Sesi endişeliydi. Cevap vermeyince sakin teskin edici bir ses tonu ile devam etti:

"Senin bir suçun yok." dedi alaycı bir gülümseme oluştu dudağımda. Bir kabahatimin olmadığını bilen bir tek oydu sanırım. Kısa bir nefes aldım:

"Bugün niye beni almaya sen gelmedin?" diye sordum Yavuz'a. Ellerini ceplerine koyup yüzünü karşıya çevirdi. Yarım ağız gülümsediğini fark ettim:

"Patron artık seni alma işini Bahadır'a verdi."

"Neden?" diye sordum bu defa ilgisiz bir şekilde. Omuzlarını silkti:

"Bilmiyorum, neden diye sormam pek."

"Eğer bugün Bahadır'ın yerine gelip sen beni alsaydın. Kimin yanına gideceğimizi söylerdin. Derdin ki o kadın Hazin hanım değil."

"Sana daha önce anlatmalıydık."

"Evet, sizin hatanız. Ve senin patronun bunu anlayamayacak kadar öfkesinin acizliğine uğrayan bir adam." Yorumum üzerine Yavuz kaşlarını çatıp bana kısa bir bakış attı:

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin