×5

1.2K 153 41
                                    

Jungkook yattığı yerde kıpırdanarak döndü. Yüzü sıcak tene değdiğinde gözlerini hafifçe araladı. Gözlerine hücum eden güneş ışınlarına karşı yüzünü tamamen sıcak tene gömdü.

Nefes alış verişleri büyüğün huylanmasını sağlıyordu. Huylanarak derin sesiyle kıkırdadı.

Jungkook büyüğünü uyandırdığı için kendine kızarken ondan biraz uzaklaştı. Namjoon buna izin vermeyerek yeniden eski konumunu almasını sağladı. Jungkook utanarak yeniden gömdü yüzünü sıcak boyuna.

İkisi de hâlâ uykuluydu. Algıları tamamen açılmamıştı.

Belki yirmi, belki otuz dakika daha öylece uzanmışlardı. Uykuları açıldığı için uyuyamayan ikili sarmaş dolaş uzanmayı seçmişlerdi.

Jungkook ilk defa bu kadar huzurlu uyanmıştı sabaha. Güzel bir pazar günü geçirmeyi dileyerek doğrulduğu kanepeden ayağa kalktı.

Sırtı uyuşmuştu ve boyunu ağrıyordu. Aynı durum Namjoon için de geçerliydi.

Namjoon nereden geldiğini bilmediği bir cesaretle kollarını küçüğün beline doladı. Arkadan ona sarılırken dudaklarını Jungkook'un omzuna bastırdı. Jungkook, dolgun dudakları ince tişörtünün üzerinde hissedince vücudunu tatlı bir ürperti kapladı.

Jungkook'da ellerini büyüğünün ellerinin üzerine koydu.

Yoğun bir aura vardı. İkisininde hissettiği duygular yoğunlaşmış, dizginlenemez bir hâl almıştı.

Namjoon korkarak da olsa, dudaklarını Jungkook'un boynuna sürttü.

"Jungkook.."

Adını zikreden büyüğüne baktı yan bakışlarla. Hafifçe yutkundu.

"Beni parçalıyorsun.."

"Bilmediğim diyarlara sürüklüyorsun beni. Göğüs kafesimdeki dikenli güllerim yeniden can buluyor."

Jungkook duyduklarıyla olduğu yere çakılı kalırken gözlerini büyüttü. Şok dalgası tüm vücudunu kapladı.

Namjoon derin sesiyle kıkırdadı.

"Dikenlerimin sıkı sıkıya ördüğü duvarlar yıkılıyor gibi.. kalbim savunmasız kalıyor."

Jungkook nedeni bilinmez; titrekçe bir nefes alıp, ona kendini açan büyüğüne ayak uydurdu.

"İçimde körelmiş bir şeyleri yeniden harekete geçiriyorsun hyung.. solmuş bir çiçeğin mucizevi bir şekilde yeniden açması gibi."

Soluklanıp devam etti.

"Düşüyorum hyung. Ucu bucağı görmeden sana düşüyorum. Yere çakılmaktan korkuyorum.

Ben-"

Namjoon onu kendisine çevirip ellerini büyük ellerinin arasına hapsetti. Birbirlerine kenetlenen ellerine baktı Jungkook, ardından başını kaldırarak büyüğüne baktı. Dudakları hafif aralık, gözleri ışıl ışıldı.

"Düşmekten korkma Jungkook. Hep buradayım, seni sıkıca kucaklayıp güllerimin içine hapsetmek için buradayım."

"Kulağa bencilce geliyor değil mi? Özür dilerim Kook.. ben bencil bir adamım. Seni sadece benim sevmemi isteyecek kadar, kokunun sindiği yastığı kıskanacak kadar bencilim. Affet beni."

Jungkook dolu gözlerini kırpıştırıp gülümsedi.

"Sorun değil hyung.. beni sadece sen sevecek, bana sadece sen sarılacaksın."

"Sadece ikimiz olalım, olur mu?"

"Sadece ikimiz."

Namjoon kollarını Jungkook'a dolayıp kokusunu özgürce içine çekti. Doya doya birbirlerine sarıldılar, ikilinin gözleri bululştu; ruhlarına dokundu sevgileri.

 Doya doya birbirlerine sarıldılar, ikilinin gözleri bululştu; ruhlarına dokundu sevgileri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
heroine | namkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin