Bölüm On Sekiz - Cesur ve Güzel

318K 19.9K 33.3K
                                    

Çok beklettim biliyorum, ama elimde değildi instagramdan takip edenler bilir bissürü şey üst üste geldi bissürü.

Her neyse sizi tutmayacağım.

Şöyle 1000 yorumu geçersek çok hoşuma gider ilham almış olurum biraz.

Not: Yarın (Çarşamba) Saat 12:00'da Forum İstanbul Avm'de bir okur-yazar buluşmam olacak. Gelebilen herkesi bekliyorum.

Yeni bölüm öncesi kesitler için instagram adresim: sulisindunyasi

Yeni bölüm öncesi kesitler için instagram adresim: sulisindunyasi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*
"Nedenler sende saklı. Seçim senin. İstersen kabul edip, benimle kalır, aileni bulmanın ve buradan çıkışın yolunda düzgün adımlarla ilerlersin. İstersen, cesedinin Nephan topraklarında kalmasını sağlar ve ailene kavuşmayı gökyüzüne bırakırsın."

Ve vereceğim cevap için zaman sayımı çoktan başlamıştı...

Bölüm On Sekiz - Cesur ve Güzel

Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum, ne yapmam gerektiğini de aynı şekilde. Nasıl düşünmem ya da nasıl davranmam gerektiğini...

Bildiğim tek şey vardı o da yaşamak zorunda olduğumdu. Bedenimin Nephan topraklarında kalmasını istemiyordum. Aileme tekrar kavuşabilmem için bir şekilde nefes alıyor olmam gerekiyordu.

Alaz'ın tek kaşı, ''Cevabın nedir,'' der gibi havalandığında, yutkundum ve kabul etmeden önce, ''Yaşamak için başka ihtimalim yok mu?'' diye sordum. Hâlâ bana yardım edeceğini söylemiş olması garibime gidiyordu. Bunu neden istediği hakkında mantıklı bir sonuca ulaşamamıştım.

''Sana güzel bir teklif sundum, fikrimi değiştirmeden cevabını versen iyi edersin.''

Bir kez daha yutkundum. Ardından ''Seninle kalırım,'' dedim. ''Ama,'' deyip nefeslendim. Cümlelerimi nasıl toparlayacağımı bilemiyordum. ''Ama seninle bir anlaşma yapmak istemiyorum. Bana yardım etmeni istemiyorum yani.''

Gözleri kısıldı. ''Neden?''

''Sonucunda ne isteyeceğini bilemediğim bir anlaşmaya girecek kadar güvenmiyorum çünkü sana.''

Dalga geçer gibi gülümsedi. Başını biraz daha eğip yüzümü daha yakından inceledi. ''Birine güvenmemesi gereken sen değilsin, Efsun.''

Haklıydı lakin haklı olması söylediklerini kabul etmem gerektiği anlamına gelmiyordu. Yutkundum ve irademi toparladım. ''Sonucunda ölmek isteyebileceğim bir şeye sığınarak yaşamayı istemem. Sana güvenmiyorum,'' dedim gözlerinin içine baka baka. Siyah bakışlarında anlık bir duygu değişimi sezdim. Fakat hemen gizlenen ifadesiyle bu değişimin ne olduğunu çözemedim ve söyleyeceklerimi devam ettirdim.  ''Bu yüzden, anlaşmayı kabul etmek istemiyorum. Beni öldür.'' Sesim, bu sefer titremedi.

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin