Kolye (3)

250K 14.3K 7.7K
                                    

Merhaba, ben geldim. Böyle aniden. umarım sevindirebilmişimdir sizi. Şeyi merak ediyorum, bu kaçıncı okuyuşunuz. Yediyi, dokuzu görünce merak ettim. 

Oy vermediyseniz oylarınızı ve satırarası yorumlarınızı bekliyorum.

Miraç kandiliniz mübarek olsun, benim içinde dua ederseniz çok mutlu olurum. Çok keyifli okumalar dilerim.💕  

İnstagram: merveegnr_

Twitter: mervegnr_


**

Öfkeli sesi büyükçe yutkunmama sebep olurken bakışlarımı kaçırarak ona çaktırmadan bir adım geriye doğru attım.

Sinirli bir adamın fazlasıyla üzerine gittiğimin farkındaydım ve bu farkındalık içimdeki arkadaşlar yeteri kadar tıklanma aldık tamam, diyerek şaka yaptığımızı açıklama isteğini coşturuyordu.

Gözlerim hipnoz olmuşçasına boya kutusuna bakan Arda'ya kaydığında, adamın da bakışları Arda'ya kaydı, sonrasında Arda'nın baktığı boya kutusuna.

Onun dikkatini kendime çekmek için aklıma gelen ilk cümleyi kurdum.

"Pembe renginin sakinleştirici bir etkisi olup, sara hastalığın tedavisinde kullanıldığını biliyor muydun?"

Zaten hep one dio ekibiyle çalışmak istemişimdir.

Engin bana doğru bir adım atmasıyla birlikte bende geriye doğru bir adım atmamak için kendimi zor tuttum.

"Ben," dedi kasındı bir şekilde. "Sence?" Çenesi seğirdi. "Sakin gibi mi duruyorum?"

Çenesi seğirmese belki.

Başımı her iki yana salladım. Kesinlikle durmuyordu.

"Arabaya pek bakmadın belki ondandır."

İnsanlar çenelerini tutmayı başardığında, dünya daha yaşanılır bir halde olacaktı.

Özellikle de ben.

Bana bakarken kaşları imkanı varmışçasına daha derin bir şekilde çatıldı, gözleri koyulaştı. Ve ben avcı yeşili gözlerindeki o renk geçişini çok net bir şekilde gördüm.

Ellerini sakin olmayı dilercesine ensesine götürdü ve bakışları boya kutusuna kaydı. Bana bir şey demeden, boya kutusuna doğru ilerlediğinde hızla başımı bizimkilere doğru çevirdim. Onların bakışları da kameraların olduğu yöndeydi, gerildiklerini kasılan yüzlerinden anlayabiliyordum.

Kamerayı görecek görmeyecek diye yerimde gergin bir bekleyiş içindeyken, o elini tam olarak kameranın olduğu yere doğru uzattı.

Dudaklarımı bükerek, Egemen'e baktım. Hemen sonra Mustafa'ya.

Bakışlarım adeta gitti para, diye hayıflanırken, Engin'in "Ne bu şimdi?" sorusunu işittim.

Kamera olduğunu anlamıştı fakat amacımızı anlamamış olmalıydı.

"Aptal bir şaka mı çeviriyorsunuz siz?" dediğinde, onu bravo bizden bir çeyiz takımı kazandınız diye tebrik etmemek için zor tuttum.

İyi ki de tuttum aksi halde birilerinin benim üzerime doğru gelen adamı tutması gerekecekti.

Başını etrafında çevirerek başka bir kamera aradığında tam ağacın oraya koyduğumuz kamerayı bulmaması için salavat zinciri başlatacaktım ki, hissetmiş gibi ağaca dik dik baktı.

Polis Şakaya Gelmez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin