II

3.4K 295 36
                                        



Franz Schubert - D935 Nr.2 : Impromptu
Sean Lennon - Parachute



Çocukluğumdan beri para biriktirdim durdum. Odamın bir köşesinde kırılmayı bekleyen çok kumbaram vardı. Küçük yaştan beri sahip olduğum bu alışkanlık lise hayatım boyunca da bana eşlik etti. Paramı basit şeyler için harcamak yerine uğruna değecek, pişmanlık duymayacağım anılar biriktirmek için, belki de kendi paramla almak istediğim küçük bir eşya için harcamak isterdim. Bu yüzden yıllar boyu parama dokunmamıştım. Fakat şimdi o bahsettiğim "uğruna değecek" sıfatına yakışan bir hayalim vardı. Daha öncesinde hiç hissetmediğim o duygu içimde yeşerdiğinde paramı saklamanın, biriktirmenin bir anlamı kalmamıştı. Gitmek istediğim bir yer vardı. O ufak tiyatro salonunda biriktirmek istediğim anılar, dalmak istediğim düşünceler vardı.

Jung Jaehyun'un piyano çalışını dinlememden bu yana üç hafta, babam bana piyano alalı bir hafta geçmişti. İlk olarak kendi başıma öğrenmek için çabalamak istemiştim. Tercih ettiğim bu yol ile sürecin uzayacağının farkındaydım ama  bunca yıl derslerim dışında kendime ait hiçbir başarımın olmadığını düşününce bir şeyleri kendi kendime başarmanın günün sonunda daha iyi hissettireceğini umarak böyle bir tercih yapmıştım.

Başarmak, her insanın belki de her konuda altta yatan hayat amacıydı. Her konuda bir şekilde başarılı olmak ve başarımızın diğer insanlar tarafından görülmesini, onaylanmasını ve desteklenmesini bekliyorduk.

Benim de bu yola çıkarken beklediğim şey tam olarak buydu. Yardım almadan kendimi kanıtlamak istiyordum. Bu yüzden çok uğraştım. En başta hiçbir şey bilmeden bir işe başlamak elbette zordu. Ancak bunu her türlü gelebilecek yardımı reddederek yapmak beklediğimden daha zor olmuştu. İlk kumbaramı kendime piyano ile ilgili kitaplar alabilmek için kırdım. Bu hayatta kıracağım son şey olmayacaktı, ama o günlerde kırdığım ilk şey kumbaramdı.

Soğuk bir sonbahar günü notalarla tanıştım. Bu yaşıma kadar benim için hiçbir anlam ifade etmeyen o dizelere kendimi teslim etmeye şimdiden hazırdım. Her bir notaya ayrı bir anlam yükledim kendi içimde. Her biri ayrı bir duygunun temsiliydi aslında. Ben bu duyguların parmak uçlarımda şekillenmesini ve bir bütünlük yaratmasını istiyordum. Belki kurumuş bahçelere baharı  getirebilecek kadar güçlü değildi piyano çalışım, ama denediğimi bilmek bile içimde ufak ufak güzel hislerin filizlenmesine sebep oluyordu.

İkinci kumbaramı onun için kırdım. Piyano çalmayı isteyecek kadar beni etkileyen kişi için, Jung Jaehyun için. Onun için bir çok kumbara heba ettim ben, ama hiçbiri için bir kez bile pişmanlık duymadım.

Beni niye bu kadar etkilediğini bilmiyordum. Bu soruyu kendime birçok kez sormuş olmama rağmen elle tutulur düzgün bir cevap bulamamıştım. Zihnimden çok fazla düşünce gelip geçmekteydi. Acaba dedim, benim içim o kadar boş muydu ki içimi bu kadar kolay onunla doldurmuştum?

Eğer imkanım olsa tanışmayı isteyebilirdim. Tanışmayı bir kenara koyarsam, bunu istemek bile benim içim imkansız gibiydi. Çünkü öyle bir şansa sahip olabilecek insanlar değildik biz. O yeteneği işitebilecek kadar şanslıydık, ama şanslı olmamızın sebebi onun bize izin veriyor oluşuydu. O bizi istediği zaman vardık biz, o istemediği zaman da yok olur giderdik. Yanında kalıcı olarak barınabilen kişiler değildik. Bizim onunla iletişime girebileceğimiz hiçbir yolumuz yoktu. O istedikçe bizi buluyor, hissettiklerini birkaç piyano tuşu ile kalbimize geçirmeyi başarıyordu.

Onu ilk kez bir sonbahar gecesi sahne arkasında elimde temizlik malzemeleri ile dinlemiştim. Üç hafta sonra bu sefer görseli olmayan bir gösterinin seyircisi olarak girdim o salona. O günden sonra altı yıl boyunca her konserine gittim. Yaşadığım ev değişti, saç modelim değişti, kıyafetlerim değişti, gülüşüm bile değişti ama bir tek o aynı kaldı ruhsuz hayatımda. Kendimden kaçtığım zamanlarda onun yanında buldum kendimi, onun haberi yoktu. Bana ne kadar dokunduğunun ya da ömrüm boyunca beni nasıl etkileyeceğini bilmeden oturup piyanosunu çalıyordu. Ben ise yıllar boyunca sadece gölgesini izleyip, icra ettiği sanatı dinlemekle yetindim. Gözlerindeki ifadeyi göremeden, çalarken yüzüne hakim olan mimikleri seyredemeden dinledim her seferinde.

Piyanist • Jung JaehyunOnde histórias criam vida. Descubra agora