İkinci Bölüm: I

493 18 1
                                    

İkinci Bölüm: I

Öykümüzün ilk bölümünün sonunda anlattığımız Nastasya Filippovna'nın evindeki akşam toplantısında geçen o tuhaf olaydan iki gün sonra Prens Mışkin, hiç beklemediği miras işiyle ilgilenmek için aceleyle Moskova'ya gitti. O sıralar böyle acele gitmesinin başka nedenleri olabileceğini söyleyenler de vardı. Ne var ki bu konuda olduğu gibi, prensin Moskova'da ve genel olarak Petersburg'dan ayrılmasından sonra başından geçenlerle ilgili anlatabileceğimiz oldukça az şey var. Prens tam altı ay sonra döndü Petersburg'a. Bazı nedenlerden ötürü onunla ilgilenenler bile bu sürede neler yaptığı hakkında çok az bilgi edinebilmişti. Kimi kişilere seyrek ve hemen hepsi birbiriyle çelişen, bazıları da son derece tuhaf birtakım bilgiler ulaşıyordu elbette. Kuşkusuz onunla en çok Petersburg'dan ayrılırken vedalaşmak için bile uğrayamadığı Yepançinler'in evinde ilgileniliyordu. Yine de general, Petersburg'dan ayrılmadan önce iki üç kez onunla görüşmüştü. Bir konuda ciddi konuşmalar geçmişti aralarında. Yepançin onunla görüşmüş, ama ailesine bundan hiç söz etmemişti. Evet, ilk zamanlar, yani onun kentten ayrılışından sonra neredeyse bir ay boyunca Yepançinler'in evinde prensten hiç söz edilmemişti. Yalnızca generalin eşi Lizaveta Prokofyevna ilk başta "Prens konusunda çok kötü yanıldığını" söylemişti, o kadar. Arkasından iki veya üç gün sonra, ama prensin adını anmaksızın, "yaşamının en önemli özelliğinin insanlar konusunda sürekli yanılmak olduğunu" eklemişti. On gün sonra da kızlarına kızdığı bir anda onlara nasihat olarak "Hatalara son artık! Bundan böyle hata yapmayacağız!" demişti. Bununla birlikte evde değişik, tatsız bir havanın uzun süre estiğini fark etmemek de olanaksızdı. Ağır, gergin, dillendirilmeyen, küskün bir hava vardı evin içinde; herkesin suratı asıktı. General gece gündüz meşguldü. İşleriyle uğraşıyordu. Daha önce (özellikle de dairede) bu kadar meşgul olduğu pek görülmemişti. Evdekiler yüzünü zor görüyordu. Yepançinler'in kızlarına gelince, anlaşılacağı üzere onlar düşüncelerini belirtmiyorlardı. Dahası, belki kendi aralarında bile çok az söz ediyorlardı prensten. Gururlu, mağrurdular, hatta birbirinden çekinirlerdi. Birbirlerini değil daha ilk sözcükten, ilk bakıştan bile anlar, öyle ki kimi zaman konuşacak bir şey bulamazlardı.

Ne var ki yabancı bir gözlemci dışarıdan baktığında, yukarıda anlatılan kısıtlı veriye karşın Yepançinler'in evinde prensin (orada yalnızca bir kez ve kısa süreliğine bulunmasına karşın) oldukça güçlü bir etki bıraktığı sonucunu çıkarırdı. Belki de prensin başından geçen birtakım eksantrik olaylarla karşı duyulan basit bir merak olarak açıklanabilirdi bu izlenim. Nasıl olursa olsun, böyle bir izlenim söz konusuydu işte.

Kentte yayılan söylentiler de zamanla bir bilinmezlikler sisiyle örtülmeye başlamıştı. Evet, hiç beklenmedik bir anda büyük bir servete konan, Paris'in ünlü Château De Fleurs'ünün kankancılarından Rusya'ya gelmiş bir Fransız dansözle evlenen, adını kimsenin bilmediği genç ve budala bir prensten söz ediyorlardı kentte. Öte yandan, mirasa konanın bir general olduğunu, Fransız dansçıyla evlenenin ise, düğününde sarhoş kafayla sırf gösteriş olsun diye, yeni çıkan tam yedi yüz bin rublelik devlet tahvilini mum ateşinde yakan, çok zengin bir Rus tüccar olduğunu söyleyenler de vardı. Ama bütün bu söylentiler birtakım nedenlerle kısa zaman sonra unutulup gitmişti. Sözgelimi, içinden birçoğunun anlatacak bazı şeyleri olabilecek Rogojin'in takımı, Yekateringof tren istasyonunda çıkardıkları rezaletten (Nastasya Filippovna da oradaymış) tam bir hafta sonra başında Rogojin olmak üzere Moskova'ya gitmişti. Olaylarla ilgilenen birçok kişi birtakım söylentilerden, Nastasya Filippovna'nın Yekateringof tren istasyonunda olan olayın hemen ertesi günü Rogojin'in yanından kaçtığını, kayıplara karıştığını, araştırmalar sonucunda onun Moskova'ya gittiğinin öğrenildiğini öğrenmişti. Öyle ki Rogojin'in Moskova'ya gitmesinin de bu söylentiyle bağlantılı olduğu düşünülüyordu.

BudalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin