Tesadüf (6)

238K 14K 7K
                                    


**

Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. Küçükken suç işlediğimde annemin kızmaması için attığım şirin bakışlarımı karşımdaki adamda kullandığımda direkt bakışları yumuşamış ve gözleri aşkla parlamıştı. Şaka şaka! Üst dudağı yukarı doğru kaydı ve tiksiniyormuş gibi bir bakış attı.

Öksürerek boğazımı temizledim.

"Bir yanlış anlaşılma olmuş," dedim ince bir sesle.

"Öyle mi?" diye sordu dalga geçercesine tek kaşını kaldırarak, güler gibi göğsü yükseldi. Fakat ne dudakları yukarı kıvrıldı ne de ağzından tek bir ses çıktı.

Kafamı evet anlamında aşağı yukarı salladım. Sonra safça bir kez daha salladım.

Hala bakışlarında bir değişim olmadığında "Evet," dedim. Pürüzlü çıkan sesim, durumun vahimliğini ortaya seriyordu.

Topuğum yere değiyorken parmaklarımın ucunu bir yukarı bir aşağı kaldırarak gergin bir şekilde sallıyordum. Tuvaleti gelen çocuklardan pek bir farkım olduğu söylenmezdi fakat anlarsınız ya, gergindim işte.

"Nasıl oluyormuş?" diye sordu.

Ses tonundaki o intikamvari tavır, benim aksime bana yapılan şakadan memnunmuş havası yaratmıştı onun üzerinde. "Ne, nasıl oluyormuş?" diye sorusuna soruyla yanıt verdiğimde kaşları çatıldı.

"Seninle oyun oynanması?"

Güldüm.

Kahkahalarımın desibeli arttı.

Eğleniyor gibiydim.

"Komikti ya," dedim. Utanmasam omzuna bir beşlik çakacaktım.

Ciddi ciddi eğleniyor gibi gözüktüğüme emindim fakat eve gittiğim gibi hepsinin ağzından burnundan getirmeyi planlıyordum. Yine de karşımda benim düştüğüm durumdan inanılmaz haz alan adamın, eline koz verecek değildim.

Benim gülmem onun sinirini bozmuş olmalıydı ki, yüzündeki ifade katılaştı.

Anlaşılan beklediği yanıtı almamıştı.

"Allah var, güzel şakaydı. İyi yedim," diyerek arkadaşlarımı övdüm.

Döveceğim zaman da gelecek.

Tabii buradan çıkmayı başarırsam...

"Sen..." diye homurdandı. Sonra "Siz..." diye homurdandı.

"Kaç yaşındasınız siz?" diye sordu. Pekala, bu soru eğer notasına virgülüne kadar alay içermiyor olsaydı cevaplayabilirdim. Fakat cevaplamak şöyle dursun, bariz bir öfkeyle ona baktım.

"Sana kaç lazım amca?"

Ona amca dememe mi takıldı yoksa onunla dalga geçmeme takıldı bilmem ama bir şeye takıldığı kesinkesti.

Bana bir adım attığında, bende bir adım geriledim.

Bir adım daha atarsa bende bir adım daha gerilerdim fakat o atmadı bende gerilemedim.

"Senin dilini keserim."

Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırarak, dilimi ağzımda en geriye doğru ittim. Yutkundum. Başka biri senin dilini keserim, dese bu kadar ciddiye almazdım fakat karşımdaki adamda o ışığı görmüştüm. Konuşurken dudaklarıma bakması da cabası.

Polis Şakaya Gelmez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin