2.Bölüm: BİBLO

104K 5.7K 6.4K
                                    

Velvetears - No Reason

Velvetears - No Reason

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




2. Bölüm: BİBLO

Her şey bir korku romanının başlangıcı gibiydi. Dışarıdaki kapalı, iç bunaltan, ruh yoran hava... Bu büyük evin ıstırap dolu hissettiren ruhu, harla yanan şömine ve kulaklarında yeni duymaya başladığı yavaş bir müzik...

Her şey bir korku romanın başlangıcı gibiydi ancak tam da bu saniye bir korku romanı olmaktan çıkmış ve bir peri masalına dönmüştü. Tam bu saniye bir girdap gibi insanı içine çeken gözleriyle dokunmuştu gözlerime.

Karşımdaki hasta bir kız değildi, karşımda tam anlamıyla bir kadın duruyordu. Uzun ve kıvrık kirpiklerinin çerçevelediği kızıl gözlerini kırpıştırdı. O da beni inceliyordu, gözleri gözlerime takılmıştı. Kahve gözlerinde bariz kızıl parıltılar vardı, ilk defa şahit olduğum güzel bir manzaraydı.

Araladı dolgun dudaklarını, "Babam sizle gelmedi mi?"

"Hayır, maalesef." Gözlerini kaçırdı, yere baktı. Babasının gelmemesi onu üzmüş gibiydi. Onun etkisinden uzaklaşmak için salonun içinde ondan uzağa birkaç adım attım. Ondan izin istemeden salondaki deri koltuklardan birine oturdum. O ise ayakta beni izliyordu. Kapının yanında duran bavuluma gözü takıldı, kaşları çatıldı.

"Bavulunuz müştemilatta kalacak, siz de aynı şekilde," dedi ukala bir şekilde

"Hayır, babanın özel isteği üzerine seninle burada kalacağım." Resmiyeti kaldırıyordum, ona ulaşmak için bir doktordan ziyade arkadaş gibi hissettirmem gerekecekti. Kafasını iki yana salladı hiddetle. Karşımdaki siyah koltuğa oturdu. Beyaz elbisesinin içinde, o siyah koltukta tezat ama bir o kadar da uyumlu bir görüntü sergilemişti.

"Olamaz, hiç böyle bir şey yapmamıştı." Kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Burada çalışan insanlar asla burada kalmaz!"

"Biliyorum, burada çalışan sadece iki kişi var ve müştemilatta kalıyorlar. Müştemilat buraya çok uzak, araba mesafesinde ve çalışanlar haftada sadece iki gün geliyorlar. Çünkü sen öyle istiyorsun." Sözlerimle yüzüme huzursuzlukla baktı, yaşadığı yer hakkında bu kadar bilgi sahibi olmam onu rahatsız etmişti şüphesiz.

"Dersinize çalışıp gelmişsiniz Ezel Bey," dedi yumuşak ve ince ses tonuyla.

"Ders değil, merak. Sonuçta artık arkadaş sayılırız." Çaresizlikle kaçırdı bakışlarını.

"Anlamıyorsun, burada kalamazsın." O da sizli bizli konuşmayı bırakmıştı.

"Neden?" Dudakları aralandı, kapandı. Söyleyemiyordu. "Karmen, seni henüz tanımıyorum ama hakkında çok fazla bilgi sahibiyim. Sana yardım etmek istiyorum, seni bu bataklıktan kurtarmak istiyorum." Bataklık diye bahsettiğim soyut kavram onun zihniydi.

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin