4.Bölüm: İNTİHAR

78.1K 4.8K 4.3K
                                    

Nightwish - The Islander

4. Bölüm: İNTİHAR

Kendimi dünyadan soyutlanmış hissetmem gerekiyordu ama ben daha çok yaşıyormuş gibi hissediyordum. Burada televizyon izlemiyordum, internette vaktimi harcamıyordum; kalabalığın koşuşturmacasına katılmıyordum. Sadece kitap okuyordum, spor yapıyordum, bu mistik yeri çözmeye çalışıyordum, kendimi tamamen bir hastayı iyileştirmeye adamıştım.

Başarısız hissediyordum. Bu hissi çok bilmezdim, ben geçmişi başarılarla dolu bir adamdım ama bu kadın çok zordu.

Kendim ve Karmen için hazırladığım kahve kupalarını alarak salonun bahçeye açılan camından dışarı çıktım. Saatlerdir dışarıdaki masaya otmuş ve dışarıyı seyrediyordu. Sütlü kahveyi ona uzattım ve karşısındaki sandalyeye oturdum. Beni gördüğünden pek memnun olmamış gibiydi. Sessiz kaldı, bir süre sessizliğini dinledim. Arada bana attığı kaçamak bakışları, gözlerini kaçırışlarını ve burada olmamdan rahatsız oluşunu seyrettim.

"Bugün sessizsin." Sözlerimle omuz silkti sadece, gözlerini ormana dikti. "Hava biraz serin ama yine de çok güzel duruyor değil mi? Ormanın görüntüsü huzur veriyor." Sessizce dinledi ama yine tepki vermedi.

"Huzur veriyor," dedi beni tekrar ederek. "Ama sanki içine de çekiyor."

"Orman seni korkutuyor mu?"

"Hayır, izlemeyi seviyorum."

"Burada, böyle bir evde yaşamak nasıl bir duygu? Seni yoruyor mu?" Omuz silkti.

"Bilmiyorum." Kollarını kendine dolayarak savunma pozisyonuna geçti. Sorularımla onun kişisel alanına elimde bir baltayla dalmıştım ve bu onu ürkütmüştü. Ancak korkulacak bir avcı değil de ona yardım etmek isteyen biri olduğumu düşünmesi gerekiyordu. Onun ağaçlarını yakıp yıkmayacaktım, sulayacaktım.

"Haklısın, ben de yıllarca burada yaşasaydım alışırdım ama tabii yormuyor da diyemezdim."

"Öyle değil," diye mırıldandı ve yine sessizliğine gömüldük.

"Ev değil de başka bir şey mi yoruyor seni?" Gözleri yine bir noktaya daldı sorumla. "Gerçekten istediğin şey ne Karmen? Bu kalede yaşamak mı?"

"Evet, iyiyim burada."

"Sana üç dilek hakkı sunsaydım, ne dilerdin?" Kafasını bana çevirdi, şaşırmıştı sorumla ama sert ifadesi kırılırken hoşuna gittiğini de anlamıştım.

"Annemi görmeyi dilerdim, o varken çok küçüktüm ve artık yüzünü sadece fotoğraflarını gördüğümde hatırlıyorum," dedi yüzünü kaplayan hüzünle. "Sonra Haris'in normal olmasını dilerdim." Bunları yanıtlarken hiç düşünmemişti, bunlar onun bu hayatta en arzuladığı şeylerdi. "Ben normal olmayı dilerdim."

"Anormal olduğunu mu düşünüyorsun?" Kafasını olumluca salladı. "Peki sana bunu düşündüren şeyler neler?"

"Herkes, her şey ama en çok da..." İşaret parmağıyla orta parmağını birleştirerek şakaklarına hafifçe vurdu. Durakladı birden, kaşları çatıldı yine. "Seans mı yapıyoruz?"

"Sohbet ediyoruz."

"Bu kadar yeter."

"Daha kahveni içmedin?" dedim yine kaçmasından endişe ederek. Beni şaşırtarak bu sefer kaçmadı, kahvesinden bir yudum aldı. O yine sessizliğe gömülürken devam ettim. "Burası, bu kale senin geleceğin mi? Yoksa seni tutan bir şeyler mi var?"

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin