22♣Selin

30K 1.4K 249
                                    

Eve geldiğimde, salondan gelen televizyon sesiyle adımlarımı oraya doğru yönlendirdim. Annem ve babam pahalı koltukta yan yana oturmuş televizyondaki 'ALS hastalığı' üzerine yapılan konuşmayı meraklı bakışlarla izliyorlardı. Babam beyin cerrahı olduğu için pek şaşırmamıştım, bizim evde hep sağlık programları izlenirdi.

"Saat kaç Selin, haberin var mı?" dedi annem bakımlı kaşlarını çatıp ayağa kalkarken. Babamda televizyonu kapatmış beklentiyle bana bakıyordu.

"Arkadaşlarımlaydım anne." dedim saygılı bir şekilde. "Haber veremediğim  için üzgünüm, telefonumun şarjı bitti."

 "Bu bir açıklama değil." dedi babam sinirle. "Şu sıralar ne kadar fazla dışarıda vakit geçiriyorsun."

Sinirlerimi yatıştırmak için içimden ona kadar saymaya başladım. Ne kadar da bencillerdi. Yıllarca Selim'den sonra kimseyle arkadaşlık kurmamış içime kapanmıştım. Şimdiyse harika bir arkadaş grubum vardı ama bunu bozmaya çalışıyorlardı.

"Birkaç hafta sonra sınavların başlayacak. Artık eskisi gibi çalışmıyorsun." Annem kızgın bir tavırla bana bakmayı sürdürdü. "Sınavlardan düşük not alırsan bizim camiada hemen duyulacağını biliyorsun. Babanın yıllardır elde etmeye çalıştığı kariyerini senin yüzünden-"

"Yeter!" diye bağırdım sinirle. Şimdiye kadar onlara hiç karşı çıkmamıştım, bu tepkime şaşırmışlardı. "Şimdiye kadar hangi sınavdan düşük aldım ki bu sınavlardan alayım. Ben her adımımda babamın kariyerini senin iğneleyici lafları düşünmek zorunda değilim."

Babam ayağa kalkıp bana baktı inanmayan gözlerle. Suratı öfkeyle kasılmıştı. "Çabuk. Annenden. Özür. Dile." Her bir kelimeye vurgu yaparak söylemişti babam bunu.

"Asıl sizin özür dilemeniz lazım, çocukluğumu benden çaldığınız için. Sizi memnun etmekten bıktım."

Babam sinirle bana doğru ilerleyip bileğimi tuttu sertçe. Acıyla inlediğim hâlde bileğimi bırakmadı.  "Barbaros sakin ol." dedi annem babamı tutmaya çalışarak ama babam kolunu ondan kurtarıp yüzünü bana yaklaştırdı.

"Benim evimde, benim kuralarım geçerli küçük hanım. Eğer bu evde yaşıyorsan ne bana ne de annene bağırabilirsin."

Bileğimi sertçe sıkan elini çektiğinde,  tenimin morarmaya başladığını gördüm. Gözlerime hucüm eden yaşlarla babama baktım. "O halde artık senin evinde kalmam sevgili babacım," dedim öfkeyle. "Gidiyorum."

Hızla salondan çıkıp merdivenleri tırmandım hızla. Odamdaki kıyafet dolabımdan bavulumu çıkarıp dolaptan aldığım kıyafetlerle doldurmaya başladım. Belki de çocuklarla yazlığa taşınmam en iyisiydi, sadece bu gece nerede kalacağım bilmiyordum.

Merdivenlerden gelen topuklu ayakkabı seslerini duyduğumda çoktan bavulumu hazırlamıştım. Fermuarını çekip yataktaki bavulu yere indirdim. Annem içeri girmiş şaşkınlıkla bavuluma bakıyordu.

"Saçmalama, Selin." Annem bavulumu tutmaya çalıştığında hızla elinden kurtardım bavulu ve odamdan çıkıp merdivenlerden indim.

Babam kapıda durmuş bana bakıyordu. "Selin!" diye gürledi babam. "Hiçbir yere gitmiyorsun! Eğer bu kapıdan çıkarsan bir daha geri gelemezsin."

Babamın yanından geçip kapıyı açtım. Çıkmadan önce merdiven basamaklarında yıllar sonra verdiğim benim için haklı olan bu tepkiye şaşkınlıkla bakan  anneme, sonrada öfke ve hayretle bana bakan babama baktım. "Bir daha bu cehenneme dönmek istemeyeceğime eminim."

♣Vuslat

Siyah, arabayı iki katlı kemik rengi ve pembeli evin önüne park ettiğinde yanımda oturan kızlara ve Selim'e baktım. Çok şirin bir evdi, muhtemelen pahalı da. Ali Amcanın bu evi nasıl aldığını düşünmeden edemedim.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin