KIRK YEDİNCİ BÖLÜM: "TEŞEKKÜR EDERİM"

6K 595 26
                                    

Bölüm şarkısı;

Utada Hikaru - Flavor Of Life [Hana Yori Dango Live Action Müziği]



Ulaş'ın sırıtmasından okuldaki ilk gününün güzel geçtiğini anlayabiliyordum. Bir kıza kantin sırasında sırada olup olmadığını sormasını ve kızın özür dileyip oradan korkarak kaçmasını saymazsak pek fazla olayda olmamıştı aslında. Ulaş kızın kaçışına üzülmüş, Bediz ise sevinerek araya kaynak yapmış ve iki tane muzlu süt almıştı. Bazı çocukların Ulaş'tan korkuyor olması en çok onun işine yarıyordu. Söylediğine göre Bücür bile Ulaş'tan çekiniyordu ve Bediz sürekli Bücür'ü Ulaş ile tehdit edip isteklerini yapması için zorluyordu. Ulaş bu fikirden hoşlanmasa bile el mahkum susuyordu.

Kızlarla vedalaşıp eve doğru yol aldığımızda annem mesaj attı. Lale Hanım ile Eroltu evinde olduklarını ve çay içtiklerini, bizim de oraya gelmemizi söylüyordu. Ulaş Lale'ye ne diyeceği konusunda aşırı gergindi, bense bu gerginliğinin nedenini anlayamıyordum. Sonuçta Lale'nin en başından beri istediği buydu, elbette ki sevinecekti. Üzerine neden bu kadar çok şey düşünüyordu bilmiyordum.

"Eve gittikten sonra benim çıkmam lazım." dediğinde Ulaş, telefonumdan kafamı kaldırıp ona baktım.

"Neden?"

Çantasını çekiştirdi. "Dün öyle bir anda okul mevzusunu kabul ettim ama Orion'a gitmem ve patronla konuşmam lazım. Kafama göre hareket edemem."

Haklıydı, yine de bir şekilde yarı zamanlı da olsa çalışmaya ihtiyacı vardı. Kabul etmeme gibi bir şansları var mıydı acaba? Gerçi Ulaş orada en çok sevilen garsonlardan birisiydi, bende onu kaybetmek istemezlerdi. Yine de emin olamıyordum.

"Seninle gelmemi ister misin?"

Şaşkın şaşkın bana baktı. "Niye ki?"

"Bilmem." Ayağımla yerdeki taşı ileriye fırlattım. "Belki patronunu ikna etmene yardım edebilirim?"

Teklifimi kafasını iki yana sallayarak reddetti. "Teşekkür ederim ama tek gitsem daha iyi olur. Üstelik seni tanımıyorlar, velisi ile gitmiş ilkokul çocuğu gibi de görünmek istemiyorum."

"Futbol oynamak için benden izin isterken öyle demiyordun ama." Kaşlarımı kaldırdığımda vücudunu bana çevirdi. Hiç alınmamış bir ifade vardı yüzünde.

"İzin istemek değildi o, senin de gelip izlemeni istiyordum o yüzden sana döndüm. Nasıl gol attım ama?" Kocaman gülümsediğinde elimi önemli bir şey değilmiş gibi –ki değildi - salladım.

"Ya, ya, tabii."

Eroltu evinin önüne vardığımızda Ulaş aşırı heyecanlıydı. Yüzü kaskatı olsa da, titreyen göz bebeklerinden bunu gayet açık bir şekilde görebiliyordum. Çantasının iplerini tutup bir süre kapıya baktı, daha sonra ise cebinden anahtarın çıkarıp kapıya yöneldi. Kafamı salon camından ters yöne çevirdim kapıyı açmasını beklerken. Kapıyı açtığında sırayla içeriye girdik, salondan gülme sesleri geliyordu. Ara kapıdan içeri geçtiğimizde annemi ve Lale Hanım'ı kek yerken bulduk. İkisi de rahat kıyafetler içerisindeydi ve türk kahvesi içip çoktan bardağı ters çevirmişlerdi bile.

"Biz geldik." dedim önden içeri girerek.

"Hoş geldiniz." Annem kekini kemirirken bana döndü, oldukça mutlu görünüyordu. Sabah konuştuklarımızı düşündüğünü umuyordum. En azından daha dik duruyordu.

BULUTLAR DA AĞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin